Kentin en büyük sorunsalı sivil bilgi ile erksel bilginin
kesişmemesi, ortak kamusal fayda kavramının göz ardı edilmesidir diye
düşünüyorum. Kentsel tavır, kent halkının mutluluğuna katkı yapmak ve çevresel ve
kentsel değerleri korumak üzerine inşaa edilmelidir. Samsun adına yaşanan kentleşme sürecinin
sağlıklı olduğu düşünülemez. Mimari, estetik ve sağlıklı kentler sunma
açısından bir başarıdan söz edilemez herhalde. Samsun’da kentleşme adına sunulanları
rantsal bir tavır olarak algılama kolaycılığına kaçmakta, sağlıklı kentleşme adına
yapılabilecekleri başında baltalamak olur.
Temel iki sorun: Ortak akıl ve paylaşım eksikliği, Bilgi
eksikliğidir.
O zaman Kent adına temel evrensel kavramları gözden
geçirmek önümüzde bir ödev gibi duruyor. Kent hakkı tanımından başlamak en
doğru olan gibi geliyor bana: Harvey kent hakkını şöyle anlatıyor:
"Kent
hakkı, kent kaynaklarına ulaşma bireysel özgürlüğünden çok öte bir şeydir:
Kenti değiştirerek kendimizi değiştirme hakkıdır. Bireyselden çok ortak bir
haktır.’’
Kent hakkı kavramı yeni kuşak insan hakları bağlamında
değerlendirilmektedir. Kent hakkı kavramı ilk kez Fransız Marksist Henri
Lefebvre tarafından 1968 muhalefetinin yükseldiği dönemde, kapitalizmin
kentlerine mahsus gündelik hayatın yabancılaştırıcı özelliklerine karşı bir tür
yakınma ve talep olarak tarif edilmişti. Lefebvre’in tartışmasındaki temel
mesele genel olarak “kentten” kaynaklı ve kentte kendisini gösteren bir
insanlık durumunun yine kentin dönüştürülmesi suretiyle aşılmasıydı. Kentsel
hak, kentte yaşayanların çıkarlarını korumak ve geliştirmek üzere
tasarlanmıştır.
Bu haklar kullanıcılarına bir yandan kente ilişkin
düşüncelerini ve kentsel aktivitelerini tanımlamak için kullanıcı haklarını
doğururken, aynı zamanda yaşanabilir konutların, yeşil alanların ve diğer
hizmetlerin kullanımını da içermektedir. Kentlerde yaşayan insanların kente ait
haklarının neler olduğunu bilme ve onun üzerinde karar sahibi olma hakkı
vardır. Şu halde mahallelerde yaşayanlar orada yaşamaktan doğan haklarını
bilen, yani mahallenin mekân organizasyonunun nasıl olması gerektiğine karar
vericiler olmalıdır.
Kentsel haklar kavramı, kent sakinlerinin ve
özellikle kentsel alanlarda tehdit altında olduğu kabul edilen; yoksullar,
çocuklar, yaşlılar, etnik azınlıklar, göçmenler, cinsel dışlanmışlar, kadınlar
gibi toplumsal kesimleri korumayı öncelikli olarak amaçlamaktadır.
Şimdi Samsun sokaklarında Ramazan günü dilendirilen
Mülteci çocukları, sokaklarda yerlere serilen mukavva kutularına konan mülteci
bebeleri ‘’Kent Hakkı’’nın neresinde
durmaktadır.
/Cem ŞAHAN
02.07.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder