Sayın Yener Cabbar Cuma günü köşesinde, “Samsun Her
Zaman Manşet Olur” Başlıklı yazısında, İlkadım Kenti Samsun’un Türkiye’de her
zaman manşet olan ilklerini sıralamıştı.
Ben de, çok da övünülecek bir şey olmayan ve
Samsun’a çok ilginç bir konuda ilk olma derecesi kazandıracak şu mahkemelik
işleri bir hatırlatayım. Lütfen atladıklarımı da sizler ekleyiniz.
Bu mahkemelik konuların çok önemli bölümünün 2000
yılı sonrasında meydana gelmesi ise, bir rastlantı olmayıp yazımın sonunda
altını çizeceğim bir tarzla ilgilidir.
MOBİL
SANTRAL:
Yıl 2001. Birçok ilin yöneticilerinin karşı çıkarak illerine sokmadığı kanser
santrali olarak anılan “Mobil Santral”, Kent yöneticimiz tarafından Samsun’a
davet edilmiş ve gizli saklı inşaat başlamıştı. Sivil Toplum Kuruluşları
oluşturdukları “Çevre Birlikteliği” ile önce İdare Mahkemesinde yürütmeyi
durdurma kararları aldırıyor, sonra da “Çevre Birlikteliği” Üyesi Baro
Başkanlığı’nın çabaları ile Danıştay tarafından Mobil Santralın ruhsatı iptal
ediliyordu.
YABANCILAR PAZARI: Yıl 2006. Yabancılar Pazarı’nın
şimdiki yerine kaydırılması ile ilgili projenin “Dolgu alanlarında yapılaşmayı
yasaklayan” Yasaya aykırı olması ve “Kıyı Kenar Çizgisinin” dışında yapılaşmaya
gidilmesi nedeniyle, Samsun Mimarlar Odası Şube Başkanlığınca taşındığı İdare
Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
SİGARA
FABRİKASI:
Sigara Fabrikası’nın Ballıca’da yapılan yeni binasına taşınması sonrası bu
tarihi yapı Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmişti. Bu binanın AVM yapılması
kararından sonra Sigara Fabrikası’nın arkasında kalan boş alana ek bina
yapılması projesi de İdare Mahkemesine taşınıyor ve Samsun İdare Mahkemesi
tarafından bu düzenleme de iptal ediliyordu.
RAYLI SİSTEM: Samsun’da hiçbir kurumun
yapılmasına itiraz etmediği halde son anda yapılan güzergâh değişikliği ve
köprünün yeri nedeniyle, Raylı Sistem’de mahkemelik oluyor, ancak bu konuda ki
itirazlar kamu yararı gözetilerek ret ediliyordu.
KIYI KENAR
ÇİZGİSİ:
2009 da Kıyı Kenar Çizgisinin Serbest Bölgeyi içerisine alacak şekilde
değiştirilmek istenmesi de mahkemelik oluyordu. Mimarlar Odası’nın İdare
Mahkemesi’nde açtığı davayı İdare Mahkemesi’nin, “Mimarlar Odası dava açamaz”
Kararı vermesi üzerine, dava Danıştay’a taşınıyor ve Danıştay’ın “Açabilir”
Kararı üzerine yeniden açılan dava ise hala devam etmektedir.
CANİK
VİYADÜĞÜ:
Kirazlık arkasından yapılması planlanan “Samsun Ordu Çevre Yolu” projesini de
aksatacak bir başka proje gündeme alınıyor ve Canik’te yapılacak bir viyadük
ile devamında Kirazlık yönünde yapılması planlanan katlı yol projesi de, “Nazım
Planlarında” olmadığı ve “Gerekliliği için yeterince bilimsel ve teknik
araştırma yapılmadığı” gerekçesi ile mahkemelik oluyordu. Başta Canik Belediye
Başkanı’nın da itiraz ettiği bu proje de, Mimarlar Odası tarafından İdare
Mahkeme’sin de açılan dava sonrası iptal ediyordu. Büyükşehir Belediyesi
Meclisi acil toplantı yaparak katlı yol projesini Kent Nazım Planına işleyerek
yapımını sürdürüyordu.
BÜYÜK OTEL: Büyük Otel’in yıkılarak
yerine çok katlı bir bina yapılması projesi ise, “Dolgu Alanları ile ilgili
Kanununa” aykırı olması ve “ Kıyı Kenar Çizgisini” İleri kaydıracağı için
açılan dava sonrası İdare Mahkemesi projeyi iptal ediliyordu.
SHERATON
OTEL:
Samsun’a renk katacak beş yıldızlı Sheraton Otel inşaatı için DLH’ nın belli
bir alanının kamu kullanımından çıkartılarak otel alanına dönüştürülmesi için
“Ayrıcalıklı imar planı” yapılması, yer seçimi, kıyı kenar çizgisi dışına
çıkması ve doğal yüksekliği aşan kat sayısı nedenleriyle yargıya taşınıyordu.
Samsun İdare Mahkemesi “Yürütmeyi Durdurma Kararı” veriyor, Büyükşehir
Belediyesi yeni bir plan tadilatı yaparak inşaatı ruhsatlandırıyor ve inşaatın
devamını sağlıyordu. Yeniden açılan dava devam ederken inşaat sürüyor ve otel
açılıyordu.
PROTOKOL
CAMİSİ: Şu
anda dahi belli saatlerde trafik sıkışıklığı yaşanan Atakum girişinde ki Tarım
Meslek Lisesi’nin bulunduğu yere 15 bin kişilik Protokol Camisi yapılmak üzere
okulun boşaltılması projesi, okul aile birliği ve Atakum Kent Konseyi ile
Mimarlar Odası tarafından İdare Mahkemesine taşınıyordu. Sonuçta İdare
Mahkemesi, okul Aile Birliği ile Atakum Kent Konseyi’nin açtığı davayı
sonuçlandırıyor ve projeyi iptal ederek burasını tekrar okul alanı olarak
tescil ediyordu.
KUMSAL VE DENİZ DOLGUSU: Atakum ile 19 Mayıs Kuş
Cenneti arasında ki Türkiye’nin en güzel kumsalının ve denizin kayalarla
doldurularak yol yapılmasına yönelik uygulamada, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan
onaylı olmaması ve kıyı kanunu ve ilgili yönetmeliklerine uygun olmadığı”
Gerekçesi ile Mimarlar Odası tarafından yargıya taşınıyordu. Açılan dava
sonrası, İdare Mahkemesi bilirkişiye dahi gerek duymadan yürütmeyi
durduruyordu. Uygulama başladıktan sonra Büyükşehir Belediyesi Meclisi, sahil
şeridine ait Nazım imar Planı ile uygulama imar planlarını aynı anda onaylamış,
buna da Mimarlar Odası 2. Bir dava açarak itiraz etmiş olup, dava devam
etmektedir.
***
Neredeyse en önemli projelerin mahkemelik olması,
bir kısmımın yargı tarafından iptal edilmesi, bir kısmının da proje ve imar
değişiklikleri sonrası devam edebildiği, bir kısmının ise yargı sürecinin hala
devam ediyor olması, çağdaş bir kent olma iddiasında ki bir kente yakışıyor mu?
“Bu sivil toplum kuruluşları da her şeye karışı
çıkıyor” Diyerek savunma yapmak, kent yönetimine haklılık kazandırabilir mi?
Çağdaş demokrasilerde toplumun çıkarlarına sahip
çıkmak, toplum adına ilgi alanlarında denetim yapma görevleri olan sivil toplum
kuruluşları bu görevleri nedeniyle suçlanabilir mi?
İletişim Ve
Uzlaşı Çok Şeyi Çözüyor.
Aynı kent yönetimin ilk döneminde Samsun adına çok
önemli bir proje, sivil toplum kuruluşlarının desteği ile gerçekleştirilmişti.
Fuar’ın kapanması ile kentin önündeki dolgu sahası
kaderine terkedilmiş ve uyuşturucu kullananların mekânı haline gelmişti. 1999
yılında Samsun’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Sayın Yusuf Ziya Yılmaz
seçilmiş, 2000 yılında da Valiliğe de Sayın Muammer Güler atanmıştı.
SAM-SEV’ in geçmiş dönemlerde de gündeme taşıyıp da
ilgi gösterilmeyen Samsunluyu denizle buluşturma projesi, yeni kent yönetimine
sunulmuştu. Başta Mimarlar Odası olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının da
desteği alınarak başlatılan “Sahilimi İstiyorum” Kampanyasını Valinin desteğini
de alan Büyükşehir Belediye Başkanımız Yusuf Ziya Yılmaz sahili temizliyor,
demiryolu raylarını asgariye indiriyor ve deniz dolguları da yaparak Samsun’a
çok güzel bir sahil kazandırıyordu.
Denizi doldurmak yasal değildi. Mimarlar Odası o
zaman da vardı. Ama onlarda prensiplerine aykırı olduğu halde, uzlaşı
sağlandığı için kent çıkarını gözeterek karşı çıkmamış ve hiçbir mahkemelik
olay olmadan “Sahil yolu” Tamamlanmıştı.
O zaman ki kent yönetiminin, “Uzlaşmacı ve
iletişime açık anlayış tarzının” Yerini, günümüz de “Ben yaptım oldu” Anlayışı
aldığı için sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini almak gereksiz görülmeye
başladı.
İşte bugünkü yargı süreçlerinin tek nedeni budur.
Büyükşehir Belediye Başkanı her konuda son kesin
kararı verecek tek yetkili kişi olması nedeniyle, kent için önemli bir proje
uygulamaya konulacağı zaman projenin konusuyla ilgisi olan sivil toplum
kuruluşları ile görüşülse ve onların önerileri dikkate alınsa ne kaybedilir?
O zaman, Büyükşehir Belediye Başkanın inandırıcı
bulmadığı önerileri dikkate almaması da yadırganamaz. Öyleyse bu zıtlaşma
ortamını yaratmanın haklı bir gerekçesi olabilir mi? İşte bunu anlamakta
sıkıntı çekiyorum.
Projelerin gecikmesinin ve kent dinamikleri ile
gerginlik yaratmanın bu kente verdiği zararlara değer mi?
İletişim kurmak ve toplumun önerilerini paylaşarak
uzlaşma ortamı sağlamak bu kadar mı zor?
Yazık. Gerçekten çok yazık..
/Sadi SUBAŞI
16.03.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder