Samsuncu olmak deyimini ilk kez zamanın Samsun
Valisi Muammer Güler’den dinlemiştim. Şehirde o enerji kalmadığı için olsa
gerek, Samsun’un sosyo ekonomik durumu o yıllarda da gerilemeye devam ediyor,
yeniden yedinci büyük şehir olabilmek için o atılım bir türlü yapılamıyordu. Şehrin
hali, tıpkı şu sırlar gazı kaçmış hissi veren Samsunspor gibiydi. Muammer
Güler, şehri yeniden harekete geçirebilmek için ‘’Samsunlu olmak yetmez,
Samsuncu olmak lazım’’ demişti.
YEDAŞ Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu da,
Malatya’daki otelin lobisinde İsmail Başaran ve bana ‘’Ben yüzde 1 Malatyalı,
yüzde 99 Samsuncuyum’’ deyince, Muammer Güler’in o sözünü hatırladım. Nurettin
Türkoğlu, bir insanın doğduğu şehre katkısının ancak yüzde bir oranında
olacağını iddia ediyor. Türkoğlu, bunu sadece bize değil Malatyalı gazetecilere
de söylüyordu. Bu tezini de şu tespitiyle güçlendiriyordu. ‘’Bugün Samsun’un üç
önemli yatırımcısı Malatyalıdır’’ Nurettin Türkoğlu böyle söyleyince kim bu
Malatyalı yatırımcılar diye merak ettiğinizi biliyorum. Hemen söyleyeyim.
Birisi, Samsun Limanın işletmecisi olan Samport’un
Sahibi Ali Avcı, bir diğeri, Piazza’nın Sahibi olan Erman Ilıcak’tır. Çalık
YEDAŞ’ın Sahibi Ahmet Çalık’ın ve Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu’nun Malatyalı
olduğunu ise zaten biliyor olmalısınız. Nurettin Beyin bu Samsunculuk iddiası
sanki bizim gibi kozmopolit şehirler için söylenmiş gibi. Ama Malatya gibi daha
homojen yapıdaki şehirlerde, aidiyet duygusu daha güçlü olabiliyor. Erman
Ilıcak mesela, doğduğu şehir olan Malatya’ya bir AVM’nin yanı sıra
işletmeciliğini Hilton’un yaptığı lüks bir otel kazandırmış. Malatya güzel ve
zengin bir kent. Kültür ve tabiat varlıkları bakımından da zengin bir şehir. Bu
zenginliklerini değerlendirmesini de biliyorlar. Bizde kale surları üzerine iş
hanı yapılmış ama Malatyalılar, Malatya Kalesinin surlarını onarmaya
başlamışlar mesela.
Anadolu’daki tek eyvanlı Cami olan Selçuklu eseri
Ulu Cami’yi görmeye vaktimiz yetmedi ama 4. Murad’ın silahtarlarından Mustafa
Ağa tarafından yaptırılmış Kervansaray’ı gezme imkânımız oldu. Kervansaray’ı
Battalgazi belediyesi onarmış, işletmesini de yine belediyenin kültür daire
başkanlığı üstlenmiş. Bir gurup yabancı gazetecinin Kervansaray’da olduğunu
öğrendiklerinde, belediyeden gelen iki yetkili kervansarayla ilgili bize kısa
da olsa bir brifing verdiler. Ve ‘’Aslantepe
höyüğüne gitmeyi de sakın ihmal etmeyin’’ diye öğüt vermeyi de İhmal
etmediler. Bizi Malatya seyahatimiz boyunca yalnız bırakmayan Çalık YEPAŞ’ın
Pazarlama Koordinatörü Vahap Önen de o sırada yanımızda olduğu için, bunu
duyunca Aslantepe için hemen bir program yapmış.
Aslantepe Höyüğü yaklaşık 8 bin yıllık bir yerleşim
yeri. 1932’de başlayan kazılarda 5 bin 300 yıl önceki kalkolitik çağa kadar
ulaşılmış. Aslantepe Höyüğünü ziyaretimiz sırasında laik devlet uygulamasının
tarihteki ilk örneğinin yaşandığı şehir olduğunu öğrendik Malatya’nın. Battalgazi
Belediyesi, Aslantepe Höyüğünün Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası listesine
alınması için yoğun bir çaba harcıyor. Biz de bu uzatılan dilekçelere imza
atarak, Malatyalıların çabasına bu konuda katkı verenlerden olduk. Kernek
Suyu’da Malatya halkı için çok şey ifade ediyor olmalı. Su geçtiği her yere
hayat verir biliyorsunuz. Malatya Büyükşehir Belediyesi de Kernek Suyu kenarını
park, bahçe, kafeterya ve restoranlar yaparak, Malatya halkının suyun
nimetlerinden yararlanmasını sağlamış. Malatya’da insanların yüzü gülüyor. Şehrini
seven mutlu insanların arasında iki gün geçirmek bize de iyi geldi doğrusu.
/Ragıp GÖKER
23.12.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder