Samsun’da ekonomik gelişmeyi sağlamak amacıyla
Samsun Fuarı ilk kez “19 Mayıs Karadeniz Fuarı” adı ile 1 Temmuz 1963 tarihinde
açılmıştır. Daha sonra 1964 yılında Türkiye’nin ilk Milli Fuarı olarak kabul
edilmiştir. Her yıl, Temmuz ayı boyunca devam eden fuara katılımcılar ve bölge
illerinden gelen çok sayıda ziyaretçi gelmesi ilimizin turistik yönünün öne
çıkmasına ve sosyal yapısının olumlu bir şekilde gelişmesine etken olmuştur.
Aynı zamanda bu fuar bölgede çok sayıda markanın ulusal ve uluslararası alanda
kendine yer bulmasına yardımcı olmuştur.
1963 yılında 40.000 m² alan üzerine
kurulan fuar hızla gelişerek, 1981 yılında ise 150.000 m² alana
ulaşmıştır. Samsun Fuarının 1980’li yıllardaki ziyaretçi sayısı 1 milyon civarına
ulaşmıştır. Ancak Samsun Fuarı, 1980’li yıllardan itibaren fuarcılık
sektöründeki gelişmelere ayak uyduramamış, zaman içinde eski önemini yitirmiş
ve 90’lı yılların başında da kapanmıştır. Samsun Milli Fuarının kapanmasının
ardından, kentte ve bölgede bu yönde önemli bir boşluk oluşmuştur.
Fuara genellikle aile boyu gelinir ve gezinti de
böyle yapılırdı. Ayrıca ilçelerden ve civar illerden de oldukça fazla ziyaretçi
gelmekteydi. Bu dönemde Samsun’da akrabası olanlar hem akrabalarını hem de
fuarı ziyaret gelmekteydiler. Halen dostlar arasında yapılan sohbetlerde çocuk
iken Samsun’a fuar için gezmeye gelen pek çok insanla karşılaşmak mümkündür.
Fuar içerisinde seyyar fotoğrafçılar da faaliyet göstermekte ve fuar anısını
yaşatmak için resimler çekmekteydiler. Eski anıların depreştiği noktalarda
bakılan bu fotoğraflar halen önemini ve değerini korumaktadır. Zira fuarın
olduğu dönemler bir zamanlar Samsunlular için çok ama çok önemliydi. Çağımızın
ve eğlence dünyasının bu kadar gelişmiş olmasına rağmen Samsunluların halen bu
özlemle yaşaması bunun en önemli göstergesidir. Oysa ihtisas fuarlarının olduğu
bu dönemde eskiden olduğu gibi bir fuar anlayışının olması neredeyse
olanaksızdır.
Yaklaşık yirmi yıl önce tarih sahnesinden
kaldırılan Samsun Fuarı, şimdiki Yabancılar Pazarının bulunduğu yerden başlayan
ve Tren Garı civarında biten alanda kurulmuştu. Fuar içinde yer alan Lunapark
ise şu anda bulunduğu yerdeydi. Ancak fuar olduğu yıllarda eğlence aracı daha
az olmasına rağmen oldukça fazla ilgi görmekteydi. O zaman fuarın en dikkat
çeken araçları dönme dolap ile uçan salıncaktı. Tabii ki çocuk oyuncakları her
zaman dikkat çekerdi. Ayrıca tüfekle
yapılan atışlarla hediye kazanma, halkalar atarak sigara alma, kaleye şut
çekerek hediye alma gibi eğlenceler daha çok büyüklere hitap ederdi. Genelde
hep kaybedilirdi. Fuar sezonunda açılan sirk ile motosiklet cambazlarının
gösterisi etkileyiciydi. Dairesel bir duvar üzerinde ve yere paralel bir
şekilde gösteri yapan motosiklet akrobatlarının görüntüsü görmeye değerdi.
Kapanışı yüzlerine kapattıkları Türk Bayrağı ve riskli hareketlerin yapıldığı
bir gösteri ile bitirmeleri ayrı bir heyecan katmaktaydı.
Fuarın lunapark tarafında bir girişi olduğu gibi
Cumhuriyet Meydanı tarafında da bir girişi bulunmaktaydı. Cumhuriyet Meydanı
girişinde bilet alınarak giriş yapılan fuar sahasında ilk etapta değişik bir
ortama girildiği hemen fark edilirdi. Fuar gezisi boyunca anonsların eşliğinde
reklamlar yanında, kayıp çocukların ebeveynlerinin arandığını da
duyabilmekteydiniz. Şimdi olduğu gibi girişte hemen karşıda ve önünde aslan
heykeli olan müze bulunmaktaydı. Özellikle okullar tarafından düzenlenen müze
gezisinde ziyaretler yapılırdı. Müzede Atatürk’e ait giysi ve özel eşyaların
bulunduğu Atatürk Müzesi ile Etnografya Müzesi bölümleri yer almaktaydı.
Hemen girişin yakınlarında Kuğulu Havuz vardı. Pek
çok insanın geçmişte kalan anılarında burada çekindiği siyah beyaz bir fotoğraf
mutlaka bulunmaktadır. Havuzun çevresinde bulunan kanepelere oturarak suların
şırıltısı altında dinlenebilmekteydiniz. Girişten sağa doğru denize paralel bir
yol bulunmaktaydı. Bu yol üzerinde Küçük Ev Restoran ile Yosun Kafe dikkati
çekmekteydi. Uzun yıllar Serpil Benay Yosun Kafede sahne almıştı. Yol boyunca
ilerlerken sol tarafta Gübre Fabrikası ile Süt Endüstrisi Kurumunun standları
bulunmaktaydı. Günümüz fuarlarında günübirlik standların olmasına karşılık o
zamanlardaki fuarda her bir kurumun büyükçe ve bağımsız bir tanıtım standı
bulunmaktaydı. Fuarın anısını yaşatmak için Tekel tarafından Fuar sigarası
çıkarılırdı. Ayrıca üzerinde fuarın bilgilerinin yer aldığı fuar bardakları da
satılırdı.
Yol boyunca ve fuarın muhtelif yerlerinde uçan
balon satıcıları bulunmaktaydı. Neredeyse her bir çocuğun elinde tepeleri
boyanmış rengarenk uçan balonlar bulunurdu. Ayrıca haşlanmış veya közlenmiş
mısır, pamuk şeker, dondurma, salatalık turşusu, ayran, kırmızı boyalı yumurta,
çekirdek gibi eğlenmek amacıyla gezerken yenilebilecek yiyecekler de bolca
satılmaktaydı.
Yol boyunca lunapark yönünde ilerlerken lunaparkın
hemen yanında mavi boyalı tahta sandalyelerin bulunduğu Kısmet Aile Gazinosu
vardı. Deniz kenarında ise şimdi Neco Düğün Salonu olan, Neco Gazinosu
bulunmaktaydı. Fuar sezonunda pek çok sanatçı buralarda sahne alırdı. Kısmet
Aile Gazinosunun önü ve çevresinde fuar sezonu boyunca hediyelik eşya satışı
yapılan küçük dükkanlarla doluydu. Yine burada küçük bir havuz ve bunun yan
tarafında karakalem tekniği ile insanların resmini yapan Karikatürist Kemal
Akkoç adında bir sanatçı vardı. Bu kısımdan denize doğru yöneldiğinizde fuarı
ikiye bölen demiryolundan geçmek durumundaydınız. Bu esnada tren geçişinin
olması ise çok zevkli oluyordu. Trenin geçişi esnasında yaya geçişini
aksatmamak için bir üst geçit vardı. Tren geçerken bunun üstünden treni
seyretmek de ayrı bir zevkti. Üst geçidin hemen ayaklarında mısır satıcıları
bulunmaktaydı.
Tren yolunu geçtikten sonra denize doğru giderken
sol tarafta Etibank, Tekel gibi büyük kurumların standları, sağ tarafta ise İl
Tarım Müdürlüğünün harika bir standı bulunmakta idi. Bu standta Jersey sığır ve
boğa, deney fareleri, yılan gibi ilgi çeken canlılar yanında bolca broşür
bulunurdu. Bu standların arka kısımlarında ise aşıkların buluşma alanı olan
aile çay bahçeleri ve lokantalar faaliyet göstermekte idi. Bunlar içerisinde
Façyo Restoran en çok dikkatimi çekenlerden idi.
Deniz kenarı ise kendine özgü ve ayrı bir
güzellikti. Samsun’un lağımının denize bu bölgeden akıyor ve ortalığı yoğun bir
kokunun sarıyor olması dahi bu güzelliği gölgeleyememiştir. Kiralık sandallar
ile denizde atılan turlar gününüze ayrı bir zevk katardı. Denizin en sol
tarafında ise Yelken Kulüp faaliyet göstermekteydi.
Etibank’ın bir madeni andıran şekilde dizayn
edilmiş standını gezmek ayrı bir haz veriyordu. “Madencilik, Metalürji,
Bankacılık” sloganını standlarına yansıtıyorlardı. Hele sigara paketleri
şeklinde yapılmış Tekel standı ise bir simge olarak hala günümüzde bile
özelliğini kartpostallarda da olsa korumaktadır.
Lunapark yanında bulunan küçük dükkanlar zaman
içerisinde Yelken Kulübün bulunduğu tarafa taşınınca olay hediyelik eşya
boyutundan ticari boyuta taşındığı için eskisi kadar rağbet görmedi. Bu satış
yerinde en çok ilgi gören yer, kaset satış standı idi. Zamanında Ferdi Tayfur,
İbrahim Tatlıses gibi sanatçıların en çok tutulan şarkılarının sürekli olarak
çalındığı ve insanların bıkmadan dinlediği bir ortamdı. Sonuçta fuara insanlar
eğlenme ve gezme amaçlı geliyorlardı. Temelde alışveriş yapmak amacı
bulunmamaktaydı. Ancak günün ve yerin anlam ve önemini anımsatacak hediyelik eşya
anlamında ufak tefek alışverişler de yapılırdı.
Aslında Samsun Fuarı ilimiz tarihinde bir fenomen,
hatta Samsun iline ait bir marka haline dönüşmüş ve belleklerde öylece yer
etmiştir. Belki eski şaşaalı günlere tekrar dönerek bu fuar canlandırılamayacak,
ama daha uzunca bir süre Samsunluların anılarında büyük oranda yer etmeye devam
edecektir. Bir nesil de bu güzelliği yaşadığı için kendisini şanslı kabul
edecektir.
/Ali KORKMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder