22 Aralık 2015 Salı

Samsunlu ile Samsuncu Arasındaki Fark

55 ve 44’ü toplarsanız 99 sayısını bulursunuz. YEDAŞ’ın Malatya doğumlu Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu buradan hareketle ‘’Ben Yüzde 90 Malatyalıyım ama yüzde 90 oranında da Samsuncuyum’’ diyor. Bu sözünü de şu iddiasıyla güçlendiriyor: Samsun’da doğan birinin şehre katkısı yüzde birdir ama Samsun’da doğmamış olsa da ‘Samsuncuyum’ diyebilenin katkısı yüzde 90 ve belki de yüzde yüzdür.

Bugün için aslında Malatya seyahatine çıkmamıza dakikalar kala arayan Köy-Tür’ünsahibi Sinan Çakır’ın açıklamalarını yazmayı planlamıştım. Dostum Sinan Çakır’ın söyledikleri, daha önce bazı meslektaşlarıma söylediklerinden çok farklı değilse de, satır aralarında da yazılması gereken notlar da var ama yazmak için Pazartesi ve Salı günü Samsun’a geleceğini söyleyen Sinan Çakır’ın açıklamalarını beklemek daha doğru olacaktır.

Malatya’da gördüklerimizi ve duyduklarımızı çok önemsiyorum. Söze ‘’Ben Malatya doğumlu bir Samsuncuyum’’ diyen Nurettin Türkoğlu’nun Samsun Gazeteciler ile Malatyalı gazetecilerle birlikte yapılan kahvaltıda söyledikleri ile başlamak gerektiğini düşünüyorum. Doğduğu şehri ve ilk gençlik yıllarını yaşadığı Malatya’yı hiç unutmamış Nurettin Türkoğlu. Söylediği her sözü, bir şekilde, Malatya’nın bir özelliği ile pekiştiriyor mesela. Bir insanın doğduğu şehri unutmaması çok güzel. Hatta doğru bir davranış biçimidir.

Ama Nurettin Bey şu an yaşadığı ve ‘doyduğum dediği’ şehir olan Samsun’u da doğduğu şehir kadar önemsediğini hem söyledikleriyle, hem de davranışlarıyla hissettiriyor. Biliyorsunuz hafta sonunu YEDAŞ’ın sponsorluğunda oynanan Yeni Malatyaspor- Samsunspor maçını izlemek üzere Malatya’da geçirdim. 20 Ocak 1989 günü Malatya deplasmanına giderken meydana gelen kazada üç sporcumuzun yanı sıra Teknik Direktörümüz ve otobüs şoförümüzü kaybetmiştik. Bizim gibi, Malatyalılar da o günü hiç unutmamışlar. Acımızı, acıları bilmişler. Bu hafta sonu şunu öğrendim: ‘’55+44= Dostluk’’ demek oluyormuş.

Bende hep sempati uyandırmış olan Malatya’yı tanımayı da çok istiyordum. Bu nedenle Samsun Gazeteciler Cemiyetinden ‘’Malatya’ya gidiyoruz’’ dediklerinde hiç düşünmeden ‘’Geliyorum’’ dedim. O türküde söylendiği gibi, hakikaten gezilmesi ve görülmesi gereken eşsiz bir şehir Malatya. Öncelikle şu tespitimi söylemeliyim: Caddeleri geniş, düzenli ve çok temiz. Malatya şehir merkezi iki ilçeden oluşuyor. Battalgazi ilçesi adını aldığı Battalgazi Beldesi gibi daha çok eski Malatya’yı bünyesine almış. Yeşilyurt ilçesinin sınırlarında ise Yeni Malatya inşa ediliyor. Ahmet Çalık’ın memleketi olan Yeşilyurt’taki yapılaşmanın, günümüzün çağdaş şehircilik anlayışına göre inşa ediliyor olması dikkatlerden kaçmıyor..

Yeşilyurt Belediyesinin yapılarındaki tabelaları görünce, arkadaşlarıma dönerek, şaka yollu ‘’Cemal Abi, Belediye satın almış’’ dedim. Zira Yeşilyurt Belediyesinin logo renkleri, bizim Yeşilyurt Demir Çelik’in logo renklerine çok benziyordu. Şehir merkezindeki iki ilçesinin toplam nüfusu 580 bin dolayında olan Malatya, bizim ölçeğimizde bir şehir. Bölge illerinden göç alsa da nüfusunun yarısı bizim kadar kozmopolit değil. Daha homojen bir yapısı var. Gelenler Malatyalılara uymuş. Oysa biz gelenlere uymuşuz. Bu nedenle Malatya halkı gelenek ve göreneklerini korumayı başarmışlar. Şehirde egemen olan kültürün Malatya kültürü olduğunu söylemek yanlış olmaz yani. Bugünlük sanırım bu kadar yeter. Bizim de sevdiğimiz Nurettin Türkoğlu’nun tutkuyla bağlı olduğu Malatya’yı anlatmaya yarın devam edelim.

/Ragıp GÖKER
22.12.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder