55 ve 44’ü toplarsanız 99 sayısını bulursunuz. YEDAŞ’ın
Malatya doğumlu Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu buradan hareketle ‘’Ben Yüzde 90
Malatyalıyım ama yüzde 90 oranında da Samsuncuyum’’ diyor. Bu sözünü de şu
iddiasıyla güçlendiriyor: Samsun’da doğan birinin şehre katkısı yüzde birdir
ama Samsun’da doğmamış olsa da ‘Samsuncuyum’ diyebilenin katkısı yüzde 90 ve
belki de yüzde yüzdür.
Bugün için aslında Malatya seyahatine çıkmamıza
dakikalar kala arayan Köy-Tür’ünsahibi Sinan Çakır’ın açıklamalarını yazmayı
planlamıştım. Dostum Sinan Çakır’ın söyledikleri, daha önce bazı
meslektaşlarıma söylediklerinden çok farklı değilse de, satır aralarında da
yazılması gereken notlar da var ama yazmak için Pazartesi ve Salı günü Samsun’a
geleceğini söyleyen Sinan Çakır’ın açıklamalarını beklemek daha doğru
olacaktır.
Malatya’da gördüklerimizi ve duyduklarımızı çok
önemsiyorum. Söze ‘’Ben Malatya doğumlu bir Samsuncuyum’’ diyen Nurettin
Türkoğlu’nun Samsun Gazeteciler ile Malatyalı gazetecilerle birlikte yapılan
kahvaltıda söyledikleri ile başlamak gerektiğini düşünüyorum. Doğduğu şehri ve
ilk gençlik yıllarını yaşadığı Malatya’yı hiç unutmamış Nurettin Türkoğlu. Söylediği
her sözü, bir şekilde, Malatya’nın bir özelliği ile pekiştiriyor mesela. Bir
insanın doğduğu şehri unutmaması çok güzel. Hatta doğru bir davranış biçimidir.
Ama Nurettin Bey şu an yaşadığı ve ‘doyduğum
dediği’ şehir olan Samsun’u da doğduğu şehir kadar önemsediğini hem
söyledikleriyle, hem de davranışlarıyla hissettiriyor. Biliyorsunuz hafta
sonunu YEDAŞ’ın sponsorluğunda oynanan Yeni Malatyaspor- Samsunspor maçını
izlemek üzere Malatya’da geçirdim. 20 Ocak 1989 günü Malatya deplasmanına
giderken meydana gelen kazada üç sporcumuzun yanı sıra Teknik Direktörümüz ve
otobüs şoförümüzü kaybetmiştik. Bizim gibi, Malatyalılar da o günü hiç
unutmamışlar. Acımızı, acıları bilmişler. Bu hafta sonu şunu öğrendim: ‘’55+44=
Dostluk’’ demek oluyormuş.
Bende hep sempati uyandırmış olan Malatya’yı
tanımayı da çok istiyordum. Bu nedenle Samsun Gazeteciler Cemiyetinden
‘’Malatya’ya gidiyoruz’’ dediklerinde hiç düşünmeden ‘’Geliyorum’’ dedim. O
türküde söylendiği gibi, hakikaten gezilmesi ve görülmesi gereken eşsiz bir
şehir Malatya. Öncelikle şu tespitimi söylemeliyim: Caddeleri geniş, düzenli ve
çok temiz. Malatya şehir merkezi iki ilçeden oluşuyor. Battalgazi ilçesi adını
aldığı Battalgazi Beldesi gibi daha çok eski Malatya’yı bünyesine almış. Yeşilyurt
ilçesinin sınırlarında ise Yeni Malatya inşa ediliyor. Ahmet Çalık’ın memleketi
olan Yeşilyurt’taki yapılaşmanın, günümüzün çağdaş şehircilik anlayışına göre
inşa ediliyor olması dikkatlerden kaçmıyor..
Yeşilyurt Belediyesinin yapılarındaki tabelaları
görünce, arkadaşlarıma dönerek, şaka yollu ‘’Cemal Abi, Belediye satın almış’’
dedim. Zira Yeşilyurt Belediyesinin logo renkleri, bizim Yeşilyurt Demir
Çelik’in logo renklerine çok benziyordu. Şehir merkezindeki iki ilçesinin
toplam nüfusu 580 bin dolayında olan Malatya, bizim ölçeğimizde bir şehir. Bölge
illerinden göç alsa da nüfusunun yarısı bizim kadar kozmopolit değil. Daha
homojen bir yapısı var. Gelenler Malatyalılara uymuş. Oysa biz gelenlere
uymuşuz. Bu nedenle Malatya halkı gelenek ve göreneklerini korumayı
başarmışlar. Şehirde egemen olan kültürün Malatya kültürü olduğunu söylemek
yanlış olmaz yani. Bugünlük sanırım bu kadar yeter. Bizim de sevdiğimiz
Nurettin Türkoğlu’nun tutkuyla bağlı olduğu Malatya’yı anlatmaya yarın devam
edelim.
/Ragıp GÖKER
22.12.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder