Ladik köylerinde
dost ziyaretleri yapıyorum geçenlerde. Kahvede televizyon açık.. Ağıt
ve tekerlemeler üzerine foklorik çalışmalar var aklımda. Ama
her zaman ki gibi sağlığa ve politikaya
geliyor konu.. Sağlık alanını bir film
şeridi ile akıtıyorlar televizyonlardan. Gerçek olmayan bilgileri, halkın
rızasını almak için kullanmaya çalışıyorlar. Sağlık alnında temel çıktının
halkın sağlığının iyiye gitmediği olduğu gerçeğini örtmek istiyorlar. Sağlıkta
kamusal alanın çöktüğüne, özel sermayeye ayrılan payın 21 kat arttığına dair
hiç bir bilgi görünmüyor spotlarından..
S. Hall’un da belirttiği gibi medya kuruluşları
sadece fikir birliğini üreten ve destekleyen kurumlar olarak değil, rızayı
üreten kurumlar olarak da öne çıkmaktadır. Dolayısıyla Hall’a göre medyanın
“anlam”ı inşa etme sürecinde yaptığı şey, seçmeci bir şekilde toplumsal bilgiyi
dolaşıma sokmasıdır; bu da “yeğlenen” ve “dışlanan” anlamların neler olduğuna
daha dikkatli bakmamızı gerektirir. Hall söz konusu toplumsal ilişkilerin
sınıflandırılması ve bağlamlarının oluşturulmasının bir “ideolojik iş” alanı
olduğunu belirtir.
Gündemdeki sorunlara karşı rıza sağlanması için ana
akım medyanın toplumu yapılabilecek alternatif bir çözüm olmadığına inandırması
halkın daha kolayca durumu kabullenip itaat etmesini sağlamaktadır. Çünkü itaat
edilecek durumlara karşı çözümler çoğaldıkça toplumların rıza gösterip, itaat
etmesi de güçleşmektedir. Sorunlar ya da problemler sıklıkla gündeme
getirildiğinde toplum tarafından olağan kabul edilmektedir.
Kapitalist toplumlarda iletişim, medya ve kültür
alanı da diğer endüstri dalları gibi kapitalizmin yasalarına göre
örgütlenmiştir. Chomsky’e göre kapitalist ülkelerdeki medyanın amacı halka 24
saat propaganda yaparak egemen değerleri topluma aşılamaktır. Çünkü var olan
düzenin kendini yeniden üretmesinde ve sürdürmesinde medyanın amacı geniş
kitlelerin rızasını üretmektir.
***
Köylü dostlarım soruyor. 4 yılda bir
köyümüze gelen adaylara sağlık alanı
ile ilgili ne soralım diye: Ben de Sağlık alanında medya aracılığıyla
oluşturulmaya çalışılan yalanlara karşı, Türk Tabipleri Birliğinin sunduğu
gerçekleri sorun diye öneri veriyorum onlara..
1. Yalan:
İstediğim hastanede tedavi oluyorum.
Gerçek: Sağlık sigortalı hastalar
eskiden öncelikle devlet ve üniversite hastanelerinde, sevk almak koşuluyla da
sözleşmeli özel hastanelerde tedavi olabiliyorlardı. Evet, şimdilerde hepsinde
değil ama Sosyal Güvenlik Kurumu’yla sözleşme imzalayan özel sağlık
kurumlarında tedavi olabiliyorlar. Yalnız küçük bir sorun var; taburcu olurken
önlerine konulan milyarlarca liralık faturayı ödeyebilmeleri gerekiyor!
2. Yalan:
Hastanelerde rehin kalma ayıbına son verdik.
Gerçek: Evet, hastaneler faturayı
ödeyemeyen hastaları artık rehin almıyor. Hastaya senet imzalatılıyor, sonra
icra memurları geliyor. Ödeyemeyenlere de hapishane yolu görünüyor.
3. Yalan:
Genel Sağlık Sigortası Yasası çıkardık. Artık herkesin sağlık sigortası var.
Gerçek: İşsizlik sigortasından
yararlanamayan işsizler, kayıtdışı sektörde çalışanlar, primini ödeyemeyen
esnaf ve sanatkârlar, primini ödeyemeyen çiftçiler, 18 yaşını dolduran ve
çalışmayan kız çocukları genel sağlık sigortasından yararlanamıyor.
4. Yalan: Genel Sağlık Sigortası primini
ödeyemeyen vatandaşların primlerini devlet ödeyecek.
Gerçek: Yasaya göre aylık geliri
asgari ücretin üçte birinden fazla olan her vatandaş prim ödemek zorunda. 1
Ocak 2012’den itibaren fakirlik testinden geçemeyen milyonlarca vatandaşın yeşil
kartı iptal edildi. Samsun’un
köylerinde sağlık hizmeti alamayan binlerce
vatandaş var.
/Cem ŞAHAN
03.05.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder