Hasan Karakaya’nın ‘Paralel’le mücadele mi, dostlar
alışverişte görsün mü’ başlıklı yazısını okudunuz mu Yeni Akit Gazetesi’nde. Diyor
ki, “Şöyle bir bakıyorum da; Gerek "dershane tartışmaları" esnasında,
gerek "Hükümeti devirme" amaçlı "Kirli 17-25 Aralık
operasyonları süreci"nde ve gerekse "30 Mart seçimleri"
öncesinde "gık"larını çıkarmayanlar, son günlerde tam
"arazi" oldular!.. Ne "ses"leri çıkıyor, Ne
"gövde"leri görünüyor! "Ekran"lardan uzaklar,
"mikrofon"lardan uzaklar... "Paralel Yapı" ile ilgili bir
şey söylemeleri için "telefon" açıldığında da; ya "telefona
çıkmıyorlar" ya da "Beni bu işlere bulaştırmayın" deyip, yan
çiziyorlar!..”
Bunları okurken Galip Öztürk’ün Başbakan’ın
Samsun’daki miting gününe denk gelen Sabah Gazetesi röportajını ve ardından
geçtiğimiz gece A Haber’deki açıklamalarını düşünüyorum.. Diyor ki, “25 Mart’ta
Başbakan Samsun’a gidemeyecek, 25 Mart’ı göremeyecek ülkeyi terk edecek,
şeklinde haberler çıkmaya başladığında Sabah’tan Şaban Aslan’ı çağırıp ben
konuşmak istiyorum, ‘Bu olay bir memleket meselesi haline geldi’ dedim.” Peki
bu süreçte Başbakan’ı yalnız bırakanlara ne demeli.. Hatırlarsınız; Başbakan
televizyon ekranlarında "bunlardan yakınmış" ve "Bazı
bakanlarımdan, bazı milletvekillerimden ben de şikâyetçiyim" demişti!..
Sadece "bazı bakanlar" ve "bazı milletvekilleri" mi?..
Aralarında "AK Parti kurmayları" da vardı, "belediye
başkanları" da vardı... Elbette, "AK Partili il ve ilçe
başkanları" da, bu süreçte "Başbakan'ı yalnız bıraktılar!" Başbakan’ın
‘Paralel Mücadelede’ yalnız bırakıldığını Samsun’da da görüyorsunuz çok açık
bir şekilde. Başbakan’a yakınlığıyla tanınan Millletvekil(ler)i bile ne yazık
ki Galip Öztürk gibi açık yüreklilikle yaşadıklarını, bildiklerini,
gördüklerini açıkla(ya)mıyorlar..
Karakaya’dan devam ediyorum: “….. Seçimler,
gerçekten "Belediye Başkanlığı seçimi" olsaydı, çok çok iyi biliyorum
ki; kimi aday "icraat"larından, kimi aday "halkla diyalog kurma
özürlü ve halka tepeden bakıcı" olduğundan kesinlikle seçilemez,
dolayısıyla AK Parti de "yüzde 46 oy" alamazdı!.. Böyle bir oy
alındıysa, başkanlar bunu Başbakan Erdoğan'a ve onun "Paralel'le amansız
mücadele sözü"ne borçludurlar!.. Bunu, hiç kimse "kendi
becerisi" sanmasın!.. Oylar, Erdoğan'a verilmiştir... Çünkü; adına ister
"Fetullah Gülen örgütü" deyin, ister "Gülen Cemaati" veya
"Paralel Yapı" deyin, millet bunlardan çok çekti!.. Yargı'da çekti,
Emniyet'te çekti, Maliye'de çekti, TÜBİTAK'ta çekti, Milli Eğitim'de çekti...
Hasılı kelâm, "bürokrasi"nin bütün kademelerinde çekti!.. Çünkü,
bunlar; girdikleri "devlet
daireleri"ne bir-iki kişi değil, "çekirge sürüsü" gibi üşüştüler
ve içeride kim varsa dışarı attılar!.. İçeride, "sadece onlara biat
edenler" kaldı... Bütün masalara kendileri oturdu, herkesi dışarı
attılar!.. "Zulüm" gören, "mobing"e maruz kalan,
"taciz" edilen insanlar, "Erdoğan'ın tavrı"nı görünce, onu
bir "kurtuluş" olarak gördüler ve "İnlerine gireceğiz"
sözünü bir "senet" kabul edip, oylarını AK Parti'ye verdiler. Tekrar
edelim; Seçimin galibi Erdoğan'dır!.. Ve Erdoğan; "Yalnız bırakılmasına" rağmen, "Paralel'le
mücadele"sini kararlılıkla sürdürmüş ama bazıları "sinmiş, korkmuş,
pısmış" ve adeta "buhar" olup, ortadan kaybolmuştur!.. Ortadan
kaybolanlardan bazıları, "yüzde 46'dan sonra" saklandıkları
"mevzi"lerden çıkıp "kelle göstermeye" başlamıştır ama,
geçmişler ola!..
Bunları bir kenara koyalım ve gelelim
"bukalemun"lara taş çıkartacak derecede "deri
değiştiren"lere!.. Bence "en tehlikeli" yaratıklar; zamana ve
zemine göre deri değiştirip, "araziye uyan" bu insanlardır!.. Hani,
bir "evin tavuğu" vardır da, evin sahibi tarafından beslenir ama,
gider "komşunun folluğu"na yumurtlar ya, bunlar da böyle tiplerdir!..
AK Parti iktidarı tarafından bir "görev"e getirilirler,
"maaş"larını alırlar, "hava"larını atarlar ama giderler
"Paralel Yapı"ya "Hizmet" ederler, onlara
"Himmet" öderler, kadrolarına "onların adamları"nı alırlar!..
Görüntüde "AK Partili"dirler, "AK Parti'nin kaynağı"ndan su
içmişlerdir ama asla "renk" vermezler!.. Niye?.. Çünkü efendim; şu
anda "mücadeleyi kaybetmiş"
görünen Paralel örgüt yarın yine "devlete egemen" olursa,
"yerimi sağlama alayım" diye!.. Ne olur, ne olmaz!.. Eğer AK Parti
güç kaybederse, "ben koltuğumda oturmaya devam edeyim!" diye düşünen,
bunun hesabını-kitabını yapan ve dolayısıyla "Paralel'le ilişkisini
sürdüren" o kadar çok "bükokrat" var ki!.. Renksiz!..
Kişiliksiz!.. Fikirsiz!.. Dertsiz!.. Çilesiz!.. Hayatta tek hedefleri var:
"Makamlarını korumak!" "Yaşamak" denilen kavramdan tek
anladıkları şey; "ağız-mide-anüs" üçgenini muhafazadan ibaret!..
Yesin, içsin, midesini doldursun, sonra da "def-i hacet"ini yapsın!..
Başka "kırmızı çizgi"si yok!.. Başbakan Tayyip Erdoğan hançeresi
yırtılırcasına bağırıyormuş, "sesini kaybetme" pahasına
haykırıyormuş, kimin umurunda?.. Salla başı, al maaşı!.. Adamın tek yaptığı
"AK Partililere şirin görünmek" ama bu arada "Paralel'e de mavi
boncuk dağıtmak!" "Fikir"miş, "mücadele" imiş,
"vefa" imiş, "sadakat"miş!.. Geç onları bir kalem!..
"Görkemli bir oda, konforlu bir masa, yumuşak bir koltuk" varsa,
diğerlerinin önemi yok!.. Ha AK Parti'nin egemenliği devam etmiş, ha Paralel
Yapı'nın!.. İşte o adamlar, "Seyyar Kıbleli" adamlardır!.. Kim
"güçlü" ise, onların önünde eğilirler!.. Kısacası, "her devrin
adamı"dırlar!.. Bunlardan ne köy olur, ne kasaba!.. Bunlarla, yola da
çıkılmaz!..”
Samsun’da Paralel Mücadele’de henüz saflar
yeterince sıklaşmadı.. Bakan da dahil olmak üzere, Milletvekilleri, AK Parti
Samsun teşkilatının bütün kademeleri, İl Başkanı, İl Yönetimi, Belediye
Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri, İşadamları, Sivil
Toplum Kuruluşları, Kısaca kendisi sorumlu hisseden herkes.. Mücadelesinde
Başbakan’a sahip çıktıklarını çok yüksek bir şekilde seslerini duyurarak
göstermelidirler… Bunu yapanlara çok açıktan destek vermelidirler.. Bu savaş
kaybedilirse altında sadece ‘Başbakan’ kalmayacak.. Göreceksiniz.. İşte size
Galip Öztürk örneği… Korkmayın, cesur olun… Başbakan’ı Galip Öztürk’ten çok
daha fazla sevdiğini düşünenler… Çıkın anlatın, gerçekler bir bir ortaya
çıksın..
/Ali KORKMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder