Köy düğünlerini severim, gerçi şimdi moda salon
düğünleri. Kolaylık var iki, üç bayat kurabiye bir karton kutu mısır şurubu
glikozdan yapılmış meyve suyu, vıcık vıcık margarinli küçük bir düğün pastası (o
da şansına). Elektrosazlardan oluşmuş ne idüğü belirsiz bir çalgı curcunası tam
bir “kürt çalıyor-çingene oynuyor” sahnesi. Daracık sahnede oynuyormuş gibi yapan insanlar, erkekler sigara içmek bahanesiyle salonun
dışında kümeleşirler düğün salonu kadınlar hamamına döner, sonra mezat
salonunda haraç-mezat tellallığı
eşliğinde takı merasimi.... Sonra,
herkes evine, tavuklar kümese.
Oysa bizim zamanımızın düğünleri tam bir toplumsal
şölen-şenlik ve telaşeyle geçerdi ki tüm köy kadınları bu telaşenin kadrolu
memurları olurlardı. Düğünler özellikle ve hasat mevsimi sonuna planlanır, haftalar
öncesinden kesilecek hayvanlar
ayarlanır halüjler(bir çeşit Çerkez
böreği) açılır, pilavlık pirinçlerin taşı ayıklanır, yemekçi kadınlar bellidir ve düğünlerdeki bu yemek
seramonilerinde hep başrollerdedirler.
Anlatmak istediğim aslında bu köy düğünleri değil düğünlerde
ilginç gözlemlerimdi. Yine lafı uzattık İhtiyarladıkça çenem düşüyor gameti
bazen yerli yersiz uzatıyorum, dostlarım affola. Düğün yemekleri arifane
olurdu siniler üstüne dizili lepsi (çerkeslere özgü bol baharatlı
sulu bir et yemeği) kasesi, keşkek, halüj, ev yapımı baklava veya kabarcık
tatlısı ve etli pirinç pilavından oluşurdu. Önce yaşlı konuklardan
(tamateler)başlanır yemek dağıtımı sonra herkes
kendine yakın buldukları ile üçer, beşer kişilik sofralar oluştururlar
köy gençleri seri bir şekilde yemek sinilerini dağıtırlar, boşalan yemek kaplarını
tazelerler, en çok lepsi yemeği rağbet görürdü, kadınlar erkeklerin yemek işi
bittikten sonra yemek yerler ve köyün genç kızları, gelinleri bulaşıkları
yıkarlar kaldırırlar ve düğün eğlencesi hep beraber devam eder.
Meramım; bu düğünlerde çevre köylerin meczupları, mecnunları
da gelirler kalabalık bir meczup-mecnun gurubu oluşurdu ama nedendir çözemedim
insanlar akıl ve davranış olarak vasatın dışında olanları topluluklarına kabul
etmezler etseler de sadece alay edip eğlenmek için bunu yaparlardı. Hele ki sofralar oluşurken
hiç kimse bu meczup-mecnun taifesini sofrasında kabul etmez kovalarlardı bun gariplerde nedense kendi içlerinde sofra
oluşturmaz vasatın üstündeki(!) insanların arasına karışmak isterlerdi. Bende
bu insanlara değer veririm, onlarla konuşup sohbet ederim ve çok ilginçtir
normal insanlarda görmediğim çok insani vasıflarına tanık olmuşumdur. Sigara
içmeyi çok severler onlara bolca sigara ikram ederim beni bir başka sever bu
taife tamate sofralarına ısrarlara rağmen oturmam özellikle bu arkadaşlarla
sofra kurar onlarla aynı tençereden lepsi kaşıklar, lepsi tasından et parçası
kapma yarışı yapmayada bayılırız, genelde bu taifeye et yemekleri servisi
yapılmaz yapılsada eti az suyu bol olurdu ama sofrada ben varsan bunu yapamazlar yemekler torpilli gelirdi
(mecnunların bana sevgisi belki de bundan mıydı acaba?)
Demem odur ki "DELİ HOCA" lakabım düğün-derneklerdeki mecnun-meczup dostlarımın
hasbihallerindendir biline.
/Cemil BİÇER
04.02.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder