Dünya Gazetesi yayınladığı bölge ekleriyle illerin
ekonomik yapısını inceler, bunun yanı sıra çıkardığı sektör ekleriyle de
Anadolu’nun işadamlarıyla büyük kentlerdeki işadamlarını buluşturur. Amacı tam
olarak bu olmasa da Dünya’nın bu yaptığı bir nevi arabuluculuktur. Yaklaşık 20
yıl Bölge Temsilcisi ve Koordinatör olarak çalıştığım bu gazete için çok sayıda
ek hazırladım. Bunlardan biri de ’Samsun’un Markaları’ adını taşıyordu.
Projeyi hazırlarken 20 dolayında markamızın o
ilavede tanıtılabileceğini düşünmüştüm. Ama o eki hazırlamak için çalışmaya
başladığımda evdeki hesabımın çarşıya uymayacağını fark ettim. Samsun’da
‘Samsun’un markası’ olabilecek özellikte firma sayısı meğer çok azmış. Günümüzde
bir firmanın çıkardığı ürünü marka yapmadan yaşatmasının çok zor olduğu
biliniyor. Valimiz İbrahim Şahin’de açıklamalarında sık sık markalaşmanın
önemine vurgu yapıyor.
Önceki hafta Milletvekillerinden Tülay Bakır’ın da
katıldığı bir toplantıda Samsun’da üretilen balların kalitesinden söz etmiş ama
‘Samsun Balının’ marka olarak bilinmemesinden yakınan Valimiz, Samsun Balı için
mutlaka sertifika alınması gerektiğini anlatmış. Bilgi çağında olduğumuz
söylenir. İletişim araçları oldukça yaygınlaşıyor. Benim çocukluğumda
Televizyon yayını yoktu gençlik yıllarımda ise televizyonlar tek kanallıydı.
Oysa şimdi uydularda yüzlerce hatta binlerce TV kanalı yayın yapıyor. TV’lerde
izlediğiniz reklamlardan, reklam sektörünün ne kadar geliştiğini görüyor
olmalısınız.
Elinizdeki bir akıllı cep telefonundan internet
aracılığı ile dünyanın en ücra köşelerine ulaşmak ve dolayısıyla alış veriş
yapmak mümkündür. Ama dünyanın dört bir köşesine mal satmanın bir tek koşulu
var. Ürününüzü markalaştıracaksınız. ‘Deveci Armudu’ bir markadır değilmi? Deveci Armudu nerede yetişir bilir misiniz? Daha
doğrusu soruyu şöyle sorayım, “İlk nerede yetişmiştir?”
Şimdilerde Bursa’da yetiştirildiği için olsa gerek,
Bursalılar “Bizim markamız” diyorlar ve böyle iddia ediyorlar. Geçenlerde Dünya
Gazetesinde, Dünya’nın Bursa Bölge Temsilcisi Ömer Faruk Çiftçi’nin bir haberi
vardı. Haberde Deveci Armudunun bir Bursa markası olduğunu yazıyordu. Oysa
Lütfi Deveci tıpkı benim dedelerim gibi Rumeli’den Anadolu’ya göç edip Samsun’a
yerleşmiş olan bir Balkan Türkü’dür. Evlad-ı Fatihan torunudur yani.
Deveci Armudunu, 1937 yılında Samsun’da kurduğu
çiftliğinde yetiştirmeye başlamıştır Rahmetli. Tam olarak tarihini
hatırlamamakla birlikte 70’lı yılların son çeyreğinde o zaman çalıştığım
Günaydın Gazetesinde Rahmetli Lütfi Deveci’nin elinde Deveci Armuduyla
görüntülenmiş fotoğraflı bir haberini de yapmıştık. Neden olduğunu şimdi
tartışmanın bir anlamı var mı onu da bilemiyorum ama Lütfi Deveci Samsun’daki o
çiftliğini kapatıp Samsun’dan taşındı. Daha önceki birçok örnekte olduğu gibi o
markasını koruyamadı Samsun. Şimdi Bursalıların Deveci Armuduna “Bizim Markamız” diye sahip çıkıyor
olmalarını izlerken içim burkuluyor. Çok sayıda markamız yok bunu artık
biliyoruz ama şimdi öğrendim ki; bir elin parmak sayısı kadar olan markamızı
oluşturmak kadar, onları korumak da çok önemliymiş.
/Ragıp GÖKER
15.01.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder