15 Ocak 2015 Perşembe

Samsun’un Markalarını Korumak

Dünya Gazetesi yayınladığı bölge ekleriyle illerin ekonomik yapısını inceler, bunun yanı sıra çıkardığı sektör ekleriyle de Anadolu’nun işadamlarıyla büyük kentlerdeki işadamlarını buluşturur. Amacı tam olarak bu olmasa da Dünya’nın bu yaptığı bir nevi arabuluculuktur. Yaklaşık 20 yıl Bölge Temsilcisi ve Koordinatör olarak çalıştığım bu gazete için çok sayıda ek hazırladım. Bunlardan biri de ’Samsun’un Markaları’ adını taşıyordu.

Projeyi hazırlarken 20 dolayında markamızın o ilavede tanıtılabileceğini düşünmüştüm. Ama o eki hazırlamak için çalışmaya başladığımda evdeki hesabımın çarşıya uymayacağını fark ettim. Samsun’da ‘Samsun’un markası’ olabilecek özellikte firma sayısı meğer çok azmış. Günümüzde bir firmanın çıkardığı ürünü marka yapmadan yaşatmasının çok zor olduğu biliniyor. Valimiz İbrahim Şahin’de açıklamalarında sık sık markalaşmanın önemine vurgu yapıyor.

Önceki hafta Milletvekillerinden Tülay Bakır’ın da katıldığı bir toplantıda Samsun’da üretilen balların kalitesinden söz etmiş ama ‘Samsun Balının’ marka olarak bilinmemesinden yakınan Valimiz, Samsun Balı için mutlaka sertifika alınması gerektiğini anlatmış. Bilgi çağında olduğumuz söylenir. İletişim araçları oldukça yaygınlaşıyor. Benim çocukluğumda Televizyon yayını yoktu gençlik yıllarımda ise televizyonlar tek kanallıydı. Oysa şimdi uydularda yüzlerce hatta binlerce TV kanalı yayın yapıyor. TV’lerde izlediğiniz reklamlardan, reklam sektörünün ne kadar geliştiğini görüyor olmalısınız.

Elinizdeki bir akıllı cep telefonundan internet aracılığı ile dünyanın en ücra köşelerine ulaşmak ve dolayısıyla alış veriş yapmak mümkündür. Ama dünyanın dört bir köşesine mal satmanın bir tek koşulu var. Ürününüzü markalaştıracaksınız. ‘Deveci Armudu’ bir markadır değilmi?  Deveci Armudu nerede yetişir bilir misiniz? Daha doğrusu soruyu şöyle sorayım, “İlk nerede yetişmiştir?”

Şimdilerde Bursa’da yetiştirildiği için olsa gerek, Bursalılar “Bizim markamız” diyorlar ve böyle iddia ediyorlar. Geçenlerde Dünya Gazetesinde, Dünya’nın Bursa Bölge Temsilcisi Ömer Faruk Çiftçi’nin bir haberi vardı. Haberde Deveci Armudunun bir Bursa markası olduğunu yazıyordu. Oysa Lütfi Deveci tıpkı benim dedelerim gibi Rumeli’den Anadolu’ya göç edip Samsun’a yerleşmiş olan bir Balkan Türkü’dür. Evlad-ı Fatihan torunudur yani.

Deveci Armudunu, 1937 yılında Samsun’da kurduğu çiftliğinde yetiştirmeye başlamıştır Rahmetli. Tam olarak tarihini hatırlamamakla birlikte 70’lı yılların son çeyreğinde o zaman çalıştığım Günaydın Gazetesinde Rahmetli Lütfi Deveci’nin elinde Deveci Armuduyla görüntülenmiş fotoğraflı bir haberini de yapmıştık. Neden olduğunu şimdi tartışmanın bir anlamı var mı onu da bilemiyorum ama Lütfi Deveci Samsun’daki o çiftliğini kapatıp Samsun’dan taşındı. Daha önceki birçok örnekte olduğu gibi o markasını koruyamadı Samsun. Şimdi Bursalıların Deveci Armuduna  “Bizim Markamız” diye sahip çıkıyor olmalarını izlerken içim burkuluyor. Çok sayıda markamız yok bunu artık biliyoruz ama şimdi öğrendim ki; bir elin parmak sayısı kadar olan markamızı oluşturmak kadar, onları korumak da çok önemliymiş.

/Ragıp GÖKER
15.01.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder