Ben ilk günden itibaren karşı
olanlardandım.. Bu yeni yapılanmanın kırsal ile ilçe merkezleri arasındaki
rekabeti yok edeceğinden emindim.. Ve 'Bütün Samsun'a tek bir başın vereceği
kararların yeterli olmayacağını savundum.. İşler yürümez, Samsun merkezli bir
yapı kırsala kadar uzanamaz, önceliğini belirleyemez diye ısrar ettik.. Elbette
kendi çapımızda öngörümüzü ortaya koyduk.. Merkezi sisteme dönmenin
sakıncalarını 'görmek gerekir'..
İl Özel İdarelerin olmasını
savunmuşumdur hep. Vali'nin, Kaymakam'ın elinin kolunun, hükümet politikaları
açısından 'oy kaygısı olmadan' her yere uzanmalı diye düşünürüm... Geldik ve
çattık o günlere.. Şimdi ilçelerdeki durum şu.. 'Bütünşehir olacaksınız,
Büyükşehir sizlere de hizmet getirecek dediler' ama biz hiç bir şey görmedik,
Büyükşehir Belediyesi'ni hissetmedik.. Seçim öncesi göründüler, hep böyle gider
dedik, seçim bitti çekildiler.. İlçelerde bir iki noktada çalışma var, ama
nereye yeter diyen de 'Bizim burada yokmuş ama şurada varmış' diyor.. Yani
gören yok, söylentisi var..
Asarcık, Alaçam ve Terme'de bir kaç
çalışmaya rastladım söylemesem olmaz.. Şimdi ilçelerde su sıkıntısı var
diyorlar.. Neden acaba.. Çünkü o ilçelere su getirmekle sorumlu olan İl Özel
İdare kapatıldı, İlçe Belediye Başkanı ise 'ben değil SASKİ adres' diyor.. Şimdi
ilçelerdeki susuzluk yığıldı ve ili tehdit etmeye başladı.. Çünkü SASKİ su
olmayan bölgeye girmedi bile, sıra gelmedi, sayaçlaşma yapıyor..
Su olan yani vatandaşın muhtar
aracılığıyla kaynaklardan, dağlardan getirdiği suya 'sayaç takmakla meşgul'.. Merkezdeki
SASKİ büroları kuyruktan geçilmiyor.. Tahsilat var.. Faturalar iki aydan bir
aya düşmüş ama rakamlar katlanmış.. Sayaç abone fiyatları 500 liranın üzerinde
söylendiği kadarıyla.. Hatta ilçe ilçe fark ediyor..
Samsun'da 250 lira dolayında.. Köylü
şimdi ne diyor biliyor musunuz?.. Biz ne yaptık.. Bütünşehir Yasası'na dur deme
şansı yoktu ve mevcut başkanı da seçmese 'yine sorun aynıydı'.. Yani sorun
zaten Büyükşehir Belediyesi'nin tüm ilçe ve kırsalına yetememesi.. Ve
yetemeyecek olması..
Ama köylüye, ilçedeki vatandaşa geçmiş
olsun demekten öteye bir şey yapmak mümkün değil.. Çünkü Büyükşehirlerde durum
böyle.. Büyükşehir Belediye Başkanı, İl Özel İdare, kaymakam, hatta Valinin de
ödeneğini elinden alıp, her yere yatırım götürmesi ve takip etmesi gerekiyor. Devletin
yani merkezi hükümetin yatırımlarını takip etme işi yine Vali ve kaymakamlarda
ama 'vatandaşa yol, su, alt yapı noktasında' tüm hizmetleri Büyükşehir
yetişebilirse yapacak.. Aslında ilçelere Büyükşehir gelince bazı alışkanlıklar
da bitmiş.. Mesela eskiden evinde anahtarını unutan belediye başkanını ya da
itfaiyeyi arayıp, kapısını açtırıyormuş.. Şimdi bakmıyor o işe belediye.. Haklı
da.. O sırada bir yangın çıksa ne olacak.. O nedenle ilçelerde çilingirci
ihtiyacı da ortaya çıkmış..
Yine eskiden köylerde muhtarın
getirdiği suya katkı payı olarak yılda 200 lira veren vatandaş, aynı su
sayaçtan geçtiği için şimdi ayda 50 lira vermek zorunda kalıyor.. 'Biz de o
para yok ki' diyor ama yapacak bir şey yok.. Önce fatura, ödenmezse, ihbarname,
yine ödenmezse 'sular sayaçtan kesik'.. Yani köylü yaşamında bir iyileştirme
olmadan 'şehirli oluverdi'..
Bunun için de üstelik para veriyor.. Bunları
konuştuktan sonra Büyükşehir'i hissettiniz mi diye sorunca yanıt net.. 'Evet
hissettik'.. Neyi.. 'SASKİ'Yİ.' SASKİ ilçelerde en çok bilinen kurum.. İşin
ilginç yanı.. Su yok ama 'sayaç çalışmaları tam gaz'.. Yani Büyükşehir'in
ilçelerdeki su gelirleri maşallah.. Şimdilik sayaçtan..
Yağmur yağar da bir de sular şarıl
şarıl akarsa, 'faturalar muhteşem olacak'.. Tek sorun su yok.. Onu da SASKİ
halledecek, su arıyor.. Başkan Yılmaz öyle dedi.. Eeee 'Böyyükşehirli' olmanın
bedeli var.. Taşova sınırında da otursan Köylü değil artık, Mahallelisin.. Yani
geçmiş olsun..
/A.Yener
CABBAR
31 Ağustos 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder