İlçe ilçe gezmekte niyeti ne olursa olsun ya da
kimler nasıl yorumlarsa yorumlasın Osman Genç’in tanıtımını yaptığı kitap
gerçekten tanıtılmaya, övülmeye ve gururlanmaya değer. 19-21 Ekim 2012
tarihleri arasında yapılan II. Canik Sempozyumu’na sunulan tebliğler, “Tarih
Boyunca Karadeniz Ticareti ve Canik” adı altında kitaplaştırılmış. Her
araştırmacının ve her Samsun sevdalısının kütüphanesinde bulunması gereken bir
kaynak yayın. Hem sempozyumdan hem de bu kitaptan dolayı Sayın Genç’e bir
Samsunlu ve Samsun sevdalısı olarak teşekkürlerimi sunuyorum. Fazlasıyla hak
ediyor ve ben burada ve sizlerin huzurunda hakkını teslim ediyorum. Ama benim
Sayın Genç’e sitemim de var.
Sayın Genç, o her övgüyü hak eden kitabı tanıtmak
için yaptığı bir basın ziyaretinde “Üniversiteyi bitirenler ile zenginler
Samsun’da yaşamak istemiyorlar. Çünkü onları bu şehirde tutabilecek sosyal ve
yaşanabilir bir şehir olmaktan çok uzağız. Samsun’un sosyal ve ekonomik
gelişmişlikte Türkiye’de 33. sırada olması Milli Şef zihniyetinin Samsun’u
cezalandırması sonucudur. Rotasız ve
hedefi gösterecek kaptansız bir şekilde bu günlere geldik. Artık kaybedecek
vaktimiz kalmadı“ demiş.
Şu sözler de Sayın Genç’e ait: “Samsun dün neydi,
bugün rakamlarda nerede ve yarın ne olacak? Herkes Samsun’un 33 yıl önceki
konumunu arıyor. O zamanlar Samsun’da 17 konsolosluk diğerleri ataşelik olmak
üzere 60’a yakın yabancı temsilcilik vardı. Samsun, Türkiye’nin ikinci şehriydi
İstanbul’dan sonra Samsun gelirdi.1933’lerden sonra Samsun uluslararası
özelliğini kaybetti. Daha doğrusu kaybettirildi. Samsun’un azınlıklar ve
Rotaryenler tarafından yönetilmeye başlandı. Bu da tesadüfi değil Milli Şef
zihniyeti tarafından cezalandırılmasının sonucudur. Serbest Cumhuriyet Fırkası
Samsun’da belediye başkanlığı çıkardığı için Milli Şef zihniyeti tarafından
cezalandırılmıştır.”
Ne garip bir anlayış; sanki her doğruyu bir
yanlışla gölgelemek şart! Sayın başkanın yaptığı iş doğru ama o doğru işi
tanıtırken kullandığı söylem baştan sona yanlış; Samsun ne bir zamanlar ikinci
kentti ne de Cumhuriyet döneminde cezalandırıldı. Osmanlı arşivleri ve
rakamları saklı gizli değil, herkese açık ve Samsun’un oradaki yeri ortada.
Hatta Sayın Genç’in yayınlattığı kitapta da bu bilgiler yeterince açık ve seçik
olarak var. Sayın Genç ya yoğun siyasi faaliyetlerinden dolayı, yayınladığı
kitabı okumaya fırsat bulamadı ya da aklı gelecek seçimdeki konumuyla fazlaca
yoğun olduğu için o kitapta yazanları unuttu. O kitapta Samsun’un sahip olduğu
potansiyel var ama başkanın anlattığı İstanbul’dan sonra ülkenin ikinci şehri
Samsun güzellemesi yok. Olamaz da, çünkü tarihte de öyle bir şey yok. Samsun,
Canik Sancağı adı altında önce Sivas’a daha sonra da sancak ve mutasarrıflık
olarak Trabzon’a bağlanmıştır. Samsun o tarihlerde Türkiye’nin değil ama
bölgenin ikinci kenti, hatta uzun süre Samsun Limanı Sinop Limanı’nın
gölgesinde kalıyor. Diplomatik merkez sancak ve mutasarrıflık olan Samsun
değil, vilayet olan Trabzon. Konsolosluklar Trabzon’da, Samsun’dakiler
viskonsüllük yani konsolos yardımcılıkları.
“Milli Şef zihniyetinin Samsun’u cezalandırdığı”
ifadesi de biraz ağır bir ifade. Ama Samsun adına bundan daha ağırı
“1933’lerden sonra Samsun uluslararası özelliğini kaybetti. Daha doğrusu
kaybettirildi. Samsun azınlıklar ve Rotaryenler tarafından yönetilmeye
başlandı” ifadesidir. Özellikle “azınlıklar tarafından yönetilmek” ifadesi
Samsun’a da, 1933’ten bu yana Samsun’da görev yapan yerel ve genel mülki, idari,
adli ve askeri erkana da tüm seçilmişlere de haksızlıktır. Samsun Milli
Mücadele’nin “İlk adım” kentidir ve Samsun tüm Türkiye ile birlikte Milli
Mücadele sonrası siyasette, ticarette, kültür ve sanatta Türk olmanın ve
Türkler tarafından yönetilmenin haklı gururunu yaşamaktadır.
Geride kalan dokuz yılda yaptığı ve beklemediğim
kadar iyi, doğru ve güzel işlerle beni şaşırtan Sayın Osman Genç, bu sefer de
son zamanlarda da verdiği demeçler, yaptığı açıklamalarla beni şaşırtıyor.
Önceki şaşırmama ne kadar sevinmişsem şimdiki şaşırmalarıma da o kadar
üzülüyorum. Sözün gümüş olduğu yerde sükutun altın olduğunu unutmamak gerek.
Hele de bu süreçte.
30.09.2013
/Osman KARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder