5000 yıllık bir geçmişten bahsediyoruz. Dolayısı
ile köklü bir tarih ve köklü bir geçmiş. Bölgenin ve hatta belirli ölçümler
dâhilinde ülkenin en büyük ilçesi, cümlenin öznesi. Yani durup düşünülmesi ve
hatta geçmişe dair hesap sorulması gereken o kadar çok kayıpların, keşkelerin
olduğunu görmek için büyük ölçekli merceklere gerek yok.
Hesap sormak bazılarının sandığı gibi kırp
dökmekten ibaret değil elbet. Bafra’nın hak ettiği, kıyısına kadar geldiği ama
kaybettiği tüm yatırımların uçup gitmesinde etken olan umursamazlığa, ben
merkezliğe dair bir sitem bile hesap sormak değil midir? Öyle ki bu sitemi
ifade etmek için kişisellik karanlığından, siyasal düşünce ekseninden çıkmakta
da fayda var. Öyle ki; Geçmişte ilçenin ve hatta bölgenin ekonomisine yön veren
Tekel’in kapanmasına kör ve sağır kalanlara, Bu uğurda elinden geldiğince
mücadele edenleri dışlayanlara, Havaalanı, üniversite konusunda “ne gereği var”
diyenlere, Ankara ziyaretlerinde sadece bilmem kimin atanması ya da tayini, bilmem
kimin iş bulması için mesai harcayanlara, Uzun görev süresince elle tutulur bir
şey yapılmamasına karşın, Şehir Kulübü rotalıları Asri Mezarlık çevresinde
omuzda karşılanan ve karşılayanlara, İlçenin tarımsal potansiyelinin başka
markalar üzerinden pazarlanmasına seyirci kalanlara, Marka olma yolunda emin
adımlarla ilerleyen ürünlerin kolay ve kısa yoldan para kazanma cehaletine göz
yumanlara, Bafralılıklarını cancanlı ortamlarda kadeh tokuşturmadan ibaret
sayanlara, Ve de, Anlık çıkarlar uğruna başta kendinin ev sonra
çevresindekilerin geleceğinin yok olmasının altına düşünmeden imza atanlara
sitem ağırlıklı hesap sorulmalı.
Oturdukları kahvehane köşesinde ya da berber
koltuğunda hasbelkader gerçekleştirilen her hizmete tu kaka ziyafetinin artık
değişmesi için çaba sarf edilmeli. Evet geçmiş geçmişte kaldı. Evet önümüze
bakmalıyız. Ders alarak ve ilk önce kendimiz sorgulayarak. Özeleştiri yapabilme
cesaretini göstererek… Ve belki ki de ağlama adamlığını içimize sindirerek.
10.09.2013
/Birol BİRCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder