Sanırım
Mart 2010 civarında
OMÜ Tıp Fakültesinden
atılan taşeron işçiler
için Samsun Tabip Odası
Başkanı olarak, OMÜ Rektörünü
ziyaret edip, bu
işçilerin haksız yere, sendikalı oldukları
için işten atıldıklarını, bunun önüne
geçmeleri gerektiğini yapığımız ziyaretin ilk maddesi
olarak sunmuştum.
Tabii
beklenildiği gibi hiç
bir duyarlılık gösterilmedi. Sonra basın
açıklamaları, etkinlikler ve açık
mektuplarla konuya duyarlılık
gösterilmesini gerekliliği
yönünde açıklamalar yaptık.. Mayıs 2012
Samsun Tabip Odası
seçimi sırasında, oy kullanmaya
gelen sayın rektöre, işten atılan
taşeron işçilerin çocukları olduğunu,
aile bütünlüğünün
bozulduğunu ve bu konunun
etik boyutunu hatırlattım. Hiç cevap
vermeden, gülerek geçmiş hukuk
var demişti. Evet vicdanın,
insan olma serüvenin
güçleştiği, temel adalet
duygusunun yitirildiği bir süreçte, bu işçiler
hukuk ile hak
aradılar. Ve mahkeme sonucu
işe iade edilmeleri
kararlaştırıldı. Ve olmayan etik
tavır devam etti.
İşe iade yerine
15-16 bin lira
tazminatları verildi. İşçilerin 2
yıl parasız, işsiz geçen yılları, çocuklarına olan
boyun büküklüğünün diyetini de sanırım ilahi adalet
soracaktır. Diğer konu sayın
rektörün şirketin işten
attığını söylediği bu
işçilerin tazminatlarının neden üniversitenin
ödediği konusudur. Ya bu
işçileri üniversite işten atmamıştır, bu tez
doğru değildir. Ya da ortada
anlaşılamayan bir kaotik
ilişki vardır.
11 Nisan
2010 da yaptığımız açık
çağrıyı paylaşalım ki sözler açıkta
kalmasın.. OMÜ TIP FAKÜLTESİ
HASTANESİNDEN ATILAN TAŞERON İŞÇİLER
İÇİN BU ŞEHRİN KAMUSAL BİR
VİCDANI VAR MIDIR? Başlıklı açıklamayı
tekrar okuyalım ki, bu
siyasi linç girişimleri bir
daha yaşanmasın: Sağlık hizmetlerinin
temel bileşenlerinin istihdam
modeli güvencesiz çalışmaya doğru kayıyor. Sağlık
hizmetleri taşeronlaşma yolu
ile gördürülmeye çalışıyor. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde
hekim ve sağlık
çalışanı istihdamı sözleşmeli
çalışma şeklindedir. Kamu hastanelerin
özelleştirilmesi sürecinde temel
istihdam modeli sözleşme
ile çalışmadır.
Sağlık
alanında taşeronlaşma yolu
hizmet sunumunun kabul
edilemeyeceği yönünde bir çok
sakıncayı Samsun kamuoyu
ile paylaşmıştık.
Son 1 ayda
OMÜ Tıp Fakültesinde
sendikalaşmaya çalışan taşeron
çalışanlar, sözde görev
ihmalleri ile tek
tek işten çıkarılmaktadır. Daha
önce de 12 güvenlik görevlisi
işten çıkarılmıştır. Bu
insanlar yoksul ve
aile geçimini sağlamakla
yükümlü insanlardır. Sayın Rektör’den
bu konuda gerçek
ve insan bazlı
bir açıklama bekliyoruz.
Sayın Rektör İş kanunu’na
ve DİSK Dev Sağlık-İş’in kazandığı
bir çok Danıştay
kararına göre taşeron işçilerin
asıl işverenidir.
Sayın
Rektör’den temeli insan
olan bir mesleğin
temsilcisi ve saygıdeğer
bir meslektaşımız olarak son
atılan 3 taşeron
çalışanın durumunu objektif
olarak değerlendirmesini ve bu
konuda basını bilgilendirmesini, kamusal vicdana
sahip çıkmasını talep ediyoruz. İnsan intiharlarının artığı, yanı
başımızdakilerin yoksulluk ve
işsizlikten intihar ettiği, intihar oranında 3. Olan
bir şehirde, sadece haklarını
korumak için sendikalaşmaya çalışan
bu yoksul çalışanların işten
traji-komik bir şekilde çıkarılmasını
insan ve emek
temelli bir hekim örgütü
olarak içimize sindiremiyoruz.
Tüm
sürecin
cemaat/menfeat/kadrolaşma/ötekileştirme
üzerine yapılandırıldığı,
yeni bir elitizm yaratıldığı
bir zaman diliminde,
sayın rektörün bu
keyfiyete ve etik
dışı iradeye, Samsun Kamu
yönetimi vicdanının dur
demesini, hukuksal bir sürecin
başlamasını bekliyoruz. 1800 e
yakın taşeron çalışanı
ile bugün OMÜ
Tıp Fakültesi kamusal
alanda en çok taşeron
işçi barındıran bir
kurumdur. Veri teknikeri
iken kan aldırılarak, KKKA’dan ölen Kübra’nın acısı
içimizdeyken, sağlıkta
taşeronlaşma konusunda hak
kayıplarını sıralamak
içimizden gelmiyor. Samsun"da
sağlık alanında taşeronlaşma hak ihlallerinin tetikleyici olmaktadır.
*İşsizliğin yoğun olduğu Samsun gibi bir şehirde
taşeronlaştırma, yüksek oranda vasıfsız iş gücü bulunması dolayısıyla, iş gücü
ücretlerinin çok düşük düzeylerde olmasına yol açmaktadır.
*Taşeronluk sisteminin sağlıkta öncelikle kamu
hastanelerinde yaygınlaşmasının nedenlerinde birisi de özelleştirmedir. Bu
özelleşme öncesi ara dönemdir.
*Taşeron firmalarda çalışan işçiler sigortasız,
kayıt dışı çevre emek gücünün içinde yer almamaktadır.
*Taşeronlaştırmanın getirdiği üretim koşulları
sendikasızlaştırmayı dayatmaktadır.Emek piyasasının parçalanması ile sendikal
hareketler ciddi krize girmektedir.
*Taşeronlaşma ücret ve sosyal yardımların daha
düşük, çalışma saatlerinin daha uzun, çalışma koşullarının yasal
standartlarının dışında olmasıdır. Küçük hastanelerde günlük, haftalık ve aylık
çalışma süreleri de genellikle büyük işletmelere göre daha uzundur. Ayrıca
yasal izinlere ve tatillere uyulmadığı görülmektedir.
*İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından çalışma
koşulları daha kötü durumdadır.
Hak
kayıpları ve çalışma
koşullarının düzeltilmesine yönelik
kamusal sorumlulukların
yerine getirilmesini ve
SAMSUN VALİLİĞİ"nin
sürece el koymasını
bekliyoruz. Tabip odası sağlığın bir ekip çalışması olduğu sürecine
inanır. Ekibin her birleşeni sürece değerli katkılar sunar. Bu süreçte iş
barışı ve yükün eşit dağıtılması esastır. Tabip Odası tüm sağlık emekçilerine
tek eşit ve güvenceli kadro gerçeğini savunur…
Ödenen
bu tazminatların kaynağını
incelemekte –sorgulamakta- OMÜ de
çalışan emekçilere kalmaktadır.
/Cem ŞAHAN
01 Eylül 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder