Bu hafta sizlere, Karadeniz Bölgesinin mahalli
gazetelerindeki köşe yazarlarından bir tanesinin köşe yazısından bahsetmek
istiyorum. Yazının başlığına bakarak şaşırmayın! Yazarın işlediği bu konu,
yıllardır benim de köşemde yılmadan işlediğim başlıklar.
Yazımda ne demiştim, teknolojinin hızlı gelişmesi
köylümüzü asli görevinden uzaklaştırdı diye serzenişte bulunmuştum. Toplumun
temel taşı olan köylü, pazarlarda organik olarak ürettiği patlıcanları,
domatesleri, salatalıkları, marulları sıra sıra süslerdi. Bu ürünler pazarlarda
mis gibi kokardı. Şimdi köylünün pazarlardaki yerini pazarcılar paylaştı. İnsan
eski günleri arar oldu.
İşte köşe yazarlarından meslektaşım Erkan Başkıran,
köylülerimizin üretimi ağır ağır bıraktığından, zararlarını da görmeye
başladığımızdan bahsederek bu zarar gelecekte daha fazla olacak diyor. Yazar
Atatürk'ün “Köylü milletin efendisidir.”sözünü dile getirerek, üretici kesime
bazı mesajlar yolluyor. Diyor ki:
Köylülerin toplumun ve ülkenin yapı taşları
olduğunu vurgulayarak, ürettikleriyle toplum ve ülkeyi ayakta tutan köylü için
ne oldu da köylü çoğunluğu kaybolmaya başladı?
Sizce de gerçekleri söylemiyor mu? Fındık hasatı
bitmek üzere. Peki fındıkları kim topladı? Bakın yazar nasıl ifade ediyor: Eskiden
üretici fındığı kendi ve aile fertleri, konu komşu desteğiyle veya gündelikçi
ile toplardı. Yaklaşık on beş yıldan beri durum çok farklı. Bahçeleri ithal
işçiler toplamaya başladı. Bahçelerde Gürcistanlı, Suriyeli, Ermenistanlı ve
Güneydoğu illerinden gelen işçilerin sesleri yükseliyor.
Peki üretici nerede? Üreticinin nerede olduğunu siz
düşünün. Ne oluyor? Bölgede kalması gereken fındık ekonomisinin yarısı, bu
işçilerle dışarı gidiyor. Kazanmamız
gereken parayı böylelikle başkalarıyla paylaşmış oluyoruz. Sonrası…
“Fındık kazandırmıyor!” diye bas bas bağırıyoruz.
Buna hiç de hakkımız yok. Gelecek günler daha zor olacak. Fındıktan yüzümüzün
gülmesini istiyorsak, bence biraz köylü olmak lazım.
Yarınınız bugünden güzel olsun.
/Yetkin
KARAMOLLAOĞLU
13/9/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder