Ekonomi dergisi Kapital’in geleneksel “Türkiye’nin
En Büyük Bin Özel Şirketi Araştırması” bizi üzse de acı gerçeğimizle
yüzleşmemiz için bir fırsat olabilir. Gerçi pek umudum yok ama eğer böyle
olabilirse ne ala. Yok tersi olur, zamanımızı bundan önce olduğu yine “körler
sağırlar birbirini ağırlar” misali karşılıklı nutuklarla geçirmeye devam
edersek de hem bu kente hem de bu kentin siyasetçilerine, aydınlarına, yerel ve
genel yöneticilerine, kanaat önderlerine meslek temsilcilerine ve onlarla
birlikte onlara umut ve bel bağlayan insanlarına yazık olur.
Rakamlar siyasetçileri ısrarla ve inatla
yalanlamakta ve fakat siyasetçiler de daha fazla bir inat ve ısrarla tam aksini
söylemektedirler. Rakamların Samsun’u inkâr edilemeyecek güzellikteki makyajın
altında tam bir tükenmişliği ortaya koyarken kimi siyasetçiler ve yandaşları
“yükselen yıldız Samsun” palavrasıyla bu halkı resmen kandırıyor üstelik bu
hayal tacirleri gerçekleri dile getirenleri de büyük bir pervasızlıkla “felaket
tellalı” olmakla suçlayabiliyorlar.
Acı gerçek şudur: Samsun kabuk değiştiriyor, Samsun
makyaj tazeliyor ama Samsun büyümüyor. Çünkü laf ürettiği kadar hatta onun onda
biri kadar “artı değer” üretmiyor. Onun için de büyüyemiyor.
“Beş organize sanayi bölgesi” söylemi hoştur,
güzeldir ama ne yazık ki gerçek değildir. Tıpkı “Samsun üretiyor dünya
tüketiyor” söylemi gibi. O da hoş bir reklamcı buluşudur ama hepsi o kadardır.
Devamı olan “Samsun’da Var Samsun İçin Al” kampanya uygulamasının hazin sonu
acı gerçeğimizin teşhirine yardımcı olmaktan öte hiçbir ekonomik ve moral fayda
sağlamamıştır. Hatta yapılan uygulama adına teşhir edilen malların niceliği ve
niteliği “ürettiklerimiz bunlar mı” sorusunun gündeme gelmesine ve halkta ciddi
bir moral bozukluğuna neden olmuştur.
Bunları yazmak bir Samsunlu olarak beni üzüyor. Ama
bir hemşeri, bir gazeteci ve bir aydın olarak işimiz ve hatta görevimiz bu.
Gerçeklerle yüzleşmek ve halkımızı yüzleştirmek.
Geldiğimiz nokta ne kadar kötü olursa olsun sahip
olduğumuz potansiyel de o kadar büyük ve o potansiyelin bize sunduğu ufuklar da
o kadar aydınlıktır. Başka hiçbir ilin sahip olmadığı bir coğrafi konum ve -kim
ne kadar inkar ederse etsin- ta Cumhuriyeti ilk yıllarından başlayan ciddi
yatırımlar ve insani birikimler kentidir Samsun. Yeter ki, şu veya bu
duygularla, şu veya bu kıskançlıklarla geçmişe sövmek, geçmişi yok saymak
hastalığından kurtulalım ve yeter ki bugünün dünün değerleri üzerinde var
olacağını ve yükseleceğini akıldan çıkartmayalım. Ve bir de artık şu organize
sanayi bölgeleri gerçeğine doğru ve dürüst bir fener tutalım. Neyi
ıskaladığımızı, bunan sonra neyi ve nasıl kazanabileceğimizi doğru tespit
edelim. Markalaşmanın kokteyller ve sloganların hafiliğiyle ve savurganlığıyla
değil ciddi araştırma, planlama ve yatırımlarla gerçekleşeceğini aklımızdan
çıkamayalım.
Bu arada, Samsun’un “Türkiye’nin En Büyük Bin Özel
Şirkti” arasına giren firmalarını, onların sahipleri, yöneticileri, teknik
elemanları ve emekçilerini yürekten kutluyor, önümüzdeki yıllarda yeni
firmalarımızla birlikte çok daha yukarılarda görmeyi diliyorum.
18.11.2011
/Osman KARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder