13 Şubat 2011 Pazar

Samsun Siyasetinin Davetsiz Misafirleri

Siyaset, Arapça kökenli bir kelime. At eğitimi, at talimi anlamına geliyor. At eğitimi, at talimi ile uğraşan insanları biz şimdiye kadar "seyis" olarak bilirdik. Bu ifade karşısında yanılmış mı oluyoruz? Hayır. Atçılık sektöründe at eğitimi ile uğraşan insanlara yine "seyis" diyeceğiz. Ansiklopedilerde yer aldığı şekliyle bilimsel anlamdaki siyaset kavramına yükleyebileceğimiz anlam; yurttaşları birer at, bunları temsil etmeye, yönetmeye talip olanları yani seyisleri de birer siyasetçi olarak görebiliriz…

Türkiye'de günümüzden yaklaşık 30 yıl öncesine kadar siyasetçilerin elebaşları yani liderler, vatandaşı nereye sürerse vatandaş o tarafa gidiyordu. Geniş halk yığınlarının siyasetçiden direkt bir beklentisi yoktu. O zamanlar daha çok taraf olma psikolojisi vardı. Sağcılar, solcular, şucular, bucular…

Günümüzde siyaset kurumu ile siyasetçiye yüklenen anlamlar da değişti. Siyaset kurumu, ülkenin ve toplumun bulunduğu sosyo-ekonomik seviyesini daha yukarılara taşımak amacıyla biraraya gelmiş örgütleri, siyasetçi de kendisini ili ve ülkesine adamış projesi, hedefi ve idealleri olan kişileri ifade etmektedir. Bu yaklaşım, elbette ideal siyaset kurumu ile ideal bir siyasetçiyi tasvir etmek içindir.

Ülkemizde en kolay, en zahmetsiz, hiçbir birikim ve donanım olmadan yapılabilecek iki işten birisi nedir diye sorulacak olursa; bu soruya kestirmeden verilebilecek en pratik cevap da siyaset olurdu herhalde. Siyasette siyasi partilerin merkezinde yer almakla, vekil, il ve ilçe başkanı olmak, yerel yönetimlerde görev almak; siyasete yeni başlayanlar için uzak birer hedef, mevcutlar içinse siyasette yapabileceği kıvraklığa, konjonktürel gelişmeler karşısında durduğu yere ve biraz da şansa bağlı değil mi?

Samsun'da son 25 yıldır her milletvekilliği genel seçimleri öncesi hep bir şey dikkatimi çekmiştir. O da, genel seçimlerden 6-7 ay öncesine kadar bu şehre çok nadir uğrayan, yaşayıp yaşamadığından kimsenin haberinin bile olmadığı, kentin sorunlarından bihaber olanların birden bire milletvekili aday adaylığı için Samsun'u mesken tutmaları, üyesi olduğu siyasi partiden seçilebilecek sırayı elde edemeyince de sessiz sedasız bir biçimde bu şehri terk etmiş olmalarıdır.

Son zamanlara kadar adı ve sanı bilinmeyenlerle, siyasetten daha önce nemalandığı için para ve çevre sahibi olan; Adalet ve Kalkınma Partisi, CHP ve MHP'den milletvekili aday adayı olabilmek için son zamanlarda hummalı bir çalışma içine giren; gazete gazete, ajans ajans dolaşarak ilgili siyasi partilerin il ve ilçe örgütleri arasında mekik dokuyan, kendilerini bulunmadık birer Bursa kumaşı gibi görenlerin unuttuğu bir şey yok mu? Elbette var.

Türkiye siyasetinde seçilebilmek için genel kabul görmüş ilkeyi unutanlara hatırlatmak isterim. Bu kişilerin unuttuğu şey; paranın ve düzenbazlığın her zaman iş yapmayacağı, seçilebilecek sıradaki milletvekili adaylığının da liderlerin iki dudağının arasında olduğu değil mi?

13.02.2011
/Şerafettin ÖZIŞIK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder