Bugün
sizlerle bir kent insanının yaşamını ve yaptıklarını paylaşmak istiyorum.
Kentte yaşamanın
bir bedeli vardır. Bu bedel, bir kentte yaşayanların doğduğu yere değil,
doyduğu kente karşı olan sorumluluklarını yerine getirmesidir.
Bunu
günümüzde en güzel anlatan deyim, “Kentlilik
Bilincidir.”
Üzülerek söylemek gerekirse, özellikle de çok değişik yörelerden göç alan Samsun, “Kentlilik
bilinci” Açısından belki Türkiye’nin
en şanssız kentlerinden birisidir.
Bu kent,
hemen her dönemde Samsun milletvekillerinin çoğunu, iktidar partilerinden
çıkartmıştır.
Buna rağmen, Samsun iktidar partisine destek vermenin
karşılığını son dönemde ki spor tesis yatırımları
hariç, hiçbir iktidar döneminde ne Devlet yatırımları, ne de Devletin özel
sektör yatırımlarını Samsun’a yönlendirmesi açısından desteğini görmemiştir.
Kısacası
Samsun, hiçbir dönem de siyasi yaptırım gücüne sahip olamamıştır.
Son
dönemde siyasi iradenin kendisine biat etmeyen ve destek vermeyen STK’ları yok
sayan tavrı nedeniyle, “Kentlilik bilinci” Adına
Samsun’a sahip çıkacak ve haklarını koruyacak hiçbir gücü kalmamıştır.
Bu
nedenle, kentine karşı sorumluluk duyan bireysel girişimler ön plana çıkmıştır.
Sayısı bir elin parmağını geçmeyen bu isimler kalemleriyle,
kameraları ile yazılı ve görsel basın ile sosyal medyada Samsun’un sesi olmayı
başarmışlardır.
“Kentlilik bilincine” Sahip kişi sayısının artarak toplu bir güç oluşturulamadığı
ortamlarda, bireysel dik duruş ve kentine sahip çıkmak, bilgi brikimi ve
deneyim yanın da, en çok da yürek ister.
İşte bu cesur yüreklerden birisini geçtiğimiz hafta içerisinde
çok genç yaşta kaybettik.
Gençlik
döneminin daha ilk başlarında birlikte geçirdikleri bir trafik kazasında
kendisi yaralı olarak kurtulurken, on sekiz yaşında babasını kaybeder.
Sonra da,
genç yaşlarda yakalandığı ve kontrol edilemeyen diyabet ( Şeker) Hastalığı
nedeniyle bir ayağını kaybeder.
Bu Samsun
sevdalısı, emekli olduktan sonra sahip olduğu eski ve yani Samsun fotoğraf
arşivi ile çok iyi kullandığı sosyal medya da Samsun’u tüm Türkiye’ye tanıtmaya
başladı.
Kısa
sürede kazandığı sevgi ve güven sonucu elinde eski, yeni Samsun fotoğrafı
bulunanlar da bu arşivi destekledi.
Bu arada gerek Samsun ve gerekse ülke sorunlarına sosyal medyada
koyduğu cesur tavırlarla kısa sürede tam bir sosyal medya fenomeni haline
geldi.
Atatürk
ilkeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinden ödün vermeyen
tavırları ile tanındı. O’nun sosyal medyada yayınladığı Samsun fotoğrafları,
özellikle Samsun dışında yaşayan hemşerilerimiz tarafından büyük ilgi
görüyordu.
Bu
fotoğraflar Samsun sevdalısı bazı arkadaşlar, Samsun’un tanıtımına çok büyük
katkısı olacak videolar hazırlayarak sosyal medyada servis ediyordu.
Bir an da
çok sevilen ve tanınan bir konuma gelen bu Samsun sevdalısı, 1958 yılında
Samsun’da doğmuş ve lise eğitimini Samsun Ondokuzmayıs Lisesinde tamamladıktan
sonra baba mesleğini seçerek Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat Mühendisliği
Fakültesinden mezun olmuştu.
Samsun Ondokuzmayıs Lisesi Mezunları Derneği’nin kurumsallaşması
adına büyük çabaları oldu.
Öğretmen
Hülya Hazneci ile evli olan bu “Adam gibi adam”, KENAN HAZNECİ’DİR. Üniversite’de okuyan biri kız diğeri
erkek iki çocuk babasıydı.
***
Her ölüm
acıdır. Ama bu ölüm ateşi en çok düştüğü evi yakar. Kenan’ın ki gibi bazı
ölümler vardır ki, ailesi kadar olmasa da, çok sayıda insanın da yüreğini
dağlar.
Yaşamı
ister uzun, ister kısa sürsün, her insanın sonunda gideceği yer, önce bir cami
avlusunda ki musalla taşı, sonra da içine konacağı kara topraktır.
Cami avlularında ki cenaze törenlerini hep önemsemişimdir. Çünkü
musalla taşında son yolculuğuna hazırlananlar, gerçek dostlarının kimler
olduğunu en güzel o gün anlar.
Eğer ölen
bir siyasi partinin en küçük biriminden dahi olsa, cami avlusu partililerce
doldurulur.
Eğer
musalla taşında ki iktidar partisinden birisi ise, bu kez partililer yanında
iktidar nimetlerinden yararlanmak isteyen partisizlerde, kendisini göstermek
için ön saflarda yer kapma yarışına girer.
Eğer
ölenin siyasi bir misyonu yok ise, cami avlusundakiler rahmetlinin gerçek
dostlarıdır.
Ama öyle cenaze törenleri de olur ki, cami avlusu siyasetçilerin
cenazesinde ki kalabalığı aratmaz. Ama bu kalabalığın iki büyük farkı vardır.
Birisi, cami avlusunu dolduranlar, ölenin gerçek dostlarıdır ve avluda
ki konuşmaların tamamı, diğerlerinin aksine musalla taşında yatanın bıraktığı
izler ve unutulmaz anılarıdır.
İkincisi ise, kentine olan sınırsız sevgisi ve “kentlilik bilinci” İle kentine karşı sorumluluklarını yerine getirmesi ve çevresinin sevgi ve takdirini kazanmış olmasına rağmen, bu kalabalığın içerisinde bir tek siyasetçi ve özellikle de bir tek kent yöneticisinin bulunmamasıdır.
Hele de musalla taşında yatan kişi, kentinin çıkarları adına siyasetçilerin ve kent yöneticilerinin yanlışlarını gündeme getiren birisi ise, özellikle gelmezler.
Sevgili
Kenan Hazneci’nin cenaze töreni de bu tip ders alınacak nitelikteydi.
Kısacası
cenaze törenleri, samimiyet ile samimiyetsizliğin ölçüldüğü, gerçek dostların
test edildiği yerdir.
İşte onun için
Sevgili Kenan Hazneci’yi, ”Adam gibi adam” Diye tanımlıyor ve son yolculuğunda cami avlusuna topladığı kendisine
karşılıksız sevgi besleyenlerin sevgisini sonuna kadar hak ettiğini söylüyorum.
Tek
üzüntüm, elinde Samsun ile ilgili geniş arşiv bulunan diğer birkaç
arkadaşımızla birlikte, gelecek kuşaklara armağan etmeyi planladığımız kitabı
Kenan’ın sağlık sorunları nedeniyle çıkartamamış olmamızdır.
58 yaşında bizlere çok erken veda eden sevgili dostumun
sağlığında çevresine saçtığı ışığın, bundan böyle yattığı yeri aydınlatması
dileğiyle, rahmet diliyorum.
Başta eşi Hülya ve çocukları Onur ve Özge olmak üzere tüm
ailesine sabır diliyorum.
İyi ki tanımışım ve iyi ki dost olmuşum, Sevgili Kenan.
Rahat uyu dostum.
Güzellikler yaşayacağımız bir hafta dileğiyle..
/Sadi SUBAŞI
01.08.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder