15 Temmuz Darbe teşebbüsü sonrası üç hafta darbe
konusunu sizlerle paylaştım. Bu hafta bu konuya ara verip Samsun’un bölgemizde
ki konumunun değişimi ile ilgili bir değerlendirmemi paylaşmak istiyorum.
Samsun tüm Türkiye tarafından, Atatürk ve
Ondokuzmayıs kenti olarak tanınır. Samsun’un geçmişten gelen bir başka özelliği
de, Karadeniz Bölgesi’nin lider kenti oluşudur.
Samsun’a bölge lideri olmasını sağlayan en önemli
özelliği, bölgemizin nüfusu en fazla olan kenti olmasından çok, ekonomik
yapısının çok güçlü, eğitim seviyesinin yüksek, kültürel olanaklarının çok
zengin, sosyal yapısının modern ve
yaşanabilir kentler arasında üst sıralarda yer almasındandı.
Almasındandı diyorum, çünkü bugün bu
özelliklerinden çoğunu kaybetmiş bir Samsun gerçeği ile karşı karşıyayız.
Bir zamanlar Samsun’un bölge lideri olmasını
sağlayan ekonomik gücünün ve eğitim seviyesinin giderek gerilemesi yanında,
kentlilik bilincinin oluşturulamaması ve kentimizi yöneten birimlerin de kente sahip
çıkamaması nedeniyle üzülerek söylemek gerekirse, artık Samsun’a kimse bölge
lideri olarak bakmıyor.
Kabul etmek gerekir ki, biz istediğimiz kadar
bölgenin lideri diye söylevler de bulunalım ama ne yazık ki Samsun her konuda
hızla kan kaybediyor.
Bölgemizde ki bazı kentler Samsun’un sahip olduğu
olanaklara sahip olmadıkları halde, biraz da güçlü lobilerinin kamuoyunda
yarattığı imajla Samsun’un önüne geçmiş bulunuyor.
Bir turizm firmasının düzenlediği Karadeniz turuna
katılan bir gurubun söyledikleri, bu görüntüyü doğruluyordu. Bu turizm firması
da çoğu firma gibi programı Doğu Karadeniz ağırlıklı düzenlemişti. Samsun
üzerinden gittikleri halde, “Samsun’da görecek bir şey yok” Denilerek Samsun’u
transit geçmişler. Dönüşte, katılımcıların ısrarı üzerine kısa bir süre
Samsun’da uğramışlar.
Samsun’un simgesi olan Atatürk Heykeli maketi almak
üzere işyerime geldiklerinde kendileri ile konuşma fırsatı buldum. Yol boyunca
bize Samsun ile olumsuz şeyler söylerken diğer kentleri öylesine anlattılar ki,
dönüşte Samsun’a uğradığımızda şaşkına döndük.
Çünkü “O
illerin yanında Samsun’un çok daha büyük ve çok daha güzel olduğunu gördük”
Dedikten sonra, “Neden kentinizi yeterince tanıtmıyorsunuz? Diyerek
Samsunlulara sitem ettiler.
Ne yazık ki, acı ama gerçek bu. Turizm firmalarının
beklentilerine cevap verilemediği için tur firmaları Samsun’u programlarına
almıyorlar. Bu sorunu dahi çözememiş bir kenti, “Turizm merkezi yapacağız” Diye
nasıl nutuklar atılıyor? Anlamak mümkün değil.
Samsun’a sahip çıkacak bir lobimiz yok. Samsun’ un
ve Samsunlunun uğradığı haksızlıklara direnecek, kaderine razı olmuş toplumu
yüreklendirecek bir lideri de yok.
Bölgenin en büyük ve en güzel kenti olmasına rağmen
bir lobisi yoksa bu düşüşü çok da
yadırgamamak gerekir. Samsun’da yaşayan, daha doğrusu kendisini Samsunlu olarak
görenlerin sayısı, Samsun’un nüfusu içerisinde giderek azalıyor.
Daha da kötüsü, Samsun’dan büyük kentlere göç eden
ekonomik gücü yüksek ve birikimli Samsunluların, ayrıldıktan sonra Samsun’u
unutmalarıdır.
***
Ne
Yapılabilir? Ne Yapılmalıdır.
Eğer, Samsun sıradan ve özellikleri olmayan bir
kent olsa, söylenecek fazla bir şey olmaz.
Yerli veya yabancı bir ziyaretçinin ilgisini
çekecek tarihi bir misyonu olmasa da, sesimizi çıkartamayız.
Eğer, Samsun’u yöneten seçilmiş en üst yerel
yöneticisi dört dönemdir Samsun’u yönetecek kadar destek gören birisi olmasa,
kenti henüz yeterince tanımıyor ve kentle bütünlenmemiş diye bahaneler
üretilebilir.
Ama Samsunlular olarak biz, bir ulusu tarihin
karanlığına gömülmekten kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını
başlatmak üzere 19 Mayıs 1919 sabahı ilk adımı Samsun’da atması ile
Samsunlulara armağan ettiği 19 Mayıs Kenti olmanın değerini, yeterince bilmiyor
ve değerlendiremiyoruz.
Eğer tüm kentlerin sahip olmak için can atacağı
böylesine müthiş bir misyonu yeterince kullanamıyorsak, bu da bizim adımıza
eksiklik ve en büyük ayıptır.
Oysa iddiaları olan, arkasına iktidar gücünü alan,
kafasına koyduğunu yapan, bu vasıfları ile özellikle dışarıdan gelenlerin çok
beğeneceği kadar Samsun’u değiştiren ve dört dönemdir kentimizi yöneten bir
Büyükşehir Belediye Başkanı’na sahibiz.
Böylesine güçlü iradeye sahip bir Büyükşehir
Belediye Başkanı nasıl olurda bu kentin bu kadar sahipsiz kalmasına izin verir?
Samsun adına burada tüm Türkiye siyasetini de
yozlaştıran, “Uzlaşma kültüründen yoksunluk” Hastalığı ortaya çıkıyor. Çünkü ne
kadar güçlü olursanız olun, arkanızda hangi siyasi güç olursa olsun, eğer
yönettiğiniz toplumunun çıkarları adına, muhalif dahi olsa kentin gerçek
dinamikleri ile iletişim kuramazsanız, onları dışlarsanız, o toplumun tümünü
kucaklayamazsınız.
İşte, Samsun’un diğer tüm sorunlarının da
çözümlenemeyişinin altında yatan ana neden, kentimizde ki birlikteliğin
sağlanamayışıdır. Çünkü lideri olmayan bir toplum da birliktelik oluşamaz.
Bu kentin en az son elli yılını birebir yaşamış,
nereden nereye geldiğine tanıklık etmiş birisi olarak, Samsun’un eğitim,
ekonomi, istihdam, sanayileşme, tarım üretimi, sosyal yaşam ve yaşam standardı
alanlarda ki hızla gerileyişini içim yanarak izliyorum.
Hiç kimse, çıkıp da bana, ”Ama şunlar, şunlar
yapılmadı mı? “ Diye sormasın. Ben son elli yıldan söz ediyorum. Dün bizim
yanımızda adı dahi geçmeyen iller, bizi kat be kat geçerken Samsun’da
yapılanların sözü dahi edilemez.
Sadece üç örnekle yazımı sonlandırmak istiyorum.
Samsun için altın yumurtlayan tavuk olan, çevre
illeri hafta sonlarında Samsun’a taşıtan Samsun Fuarı, anlaşılmaz bir şekilde
kapatılırken de,
“Samsun Sahipsizdi.”
Tüm Karadeniz Bölgesinde sadece Samsun’u dışlayan
“Teşvik Yasasının” Kapsamı, dönemin Başbakanı ve Maliye Bakanı tarafından
Samsun’da açıklanırken de,
“Samsun Sahipsizdi.”
Üstüne üstlük, bu yasadan en çok yararlanacak
işadamları ve sanayiciler Samsun’un kalkınması adına ölüm fermanı olan bu
kararı, ayakta alkışlayarak Samsun’un onurunu yerle bir ediyorlardı.
Samsunspor’un karşı karşıya kaldığı haksızlıklara
ve yaptıkları yanlışlarla kulübün geleceğini karartan başkanlara, “Sen bunun
diyetini ödemelisin” Diyemeyerek seyirci kalınırken de,
“Samsun
Sahipsizdi”.
Son Söz;
Samsun hemen her dönem oylarıyla destek verdiği
siyasi iradelerden karşılığını alamamıştır. Bunun anlamı;
Samsun’un acil ihtiyacının, siyasi irade gücünden
önce güçlü bir kent iradesine sahip olmasıdır.
Samsun’un siyasi iradeden yararlanabilmesinin yolu
da, güçlü bir kent iradesinin ve ona bağlı olarak kentlilik bilincinin
oluşmasından geçmektedir.
Bunlar yapılamadığı ve kente sahip çıkacak bir
lider çıkmadığı sürece, “Sahipsizlik” Samsun’un kaderi olmayı sürdürecektir.
Sağlıklı ve güzel bir hafta dileğiyle..
/Sadi SUBAŞI
15.08.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder