Geçen hafta Samsun yerel basının da yer alan bir
kaç başlığa değinerek bugün kü köşemde Samsun adına yaşanan bazı çelişkilerden
söz etmek istiyorum. Geçen haftanın en ilgi çeken iki konusu, Samsun’un uçuşa
geçtiği söylemleri ile bunu tekzip edercesine aynı günlerde kalkınma
Bakanlığınca açıklanan “Türkiye Ekonomik Gelişmişlik” sıralamasıydı. Samsun
ekonomik gelişmişlik sıralamasında 81 il arasında 33. sırada yer alıyordu. Geçen
hafta bu haberler, Halk Gazetesin de “Samsun Havalandı Uçuyor”, Haber
Gazetesinde “Samsun Uçuşa Geçti” başlıkları ile yer alıyordu. Bu sözlerin,
Samsun’un ekonomik yaşamında ve sorunlarında en çok söz sahibi olması gereken
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’na ait olması heyecan vericiydi. Sayın
Oda Başkanı’nın “Levyeye asıldık, uçak havalandı, Samsun uçuyor” sözleri ne
yazık ki, Kalkınma Bakanlığı’nın açıklaması ile açığa düşüyordu. Yine aynı gün,
Ulusoy Grubuna ait Ro-Ro ve Konteyner Taşımacılığı AŞ.’nin Samsun Bölge
sorumlusu Sayın Tuncer Üçüncüoğlu, gemilerin doluluk oranının %60-70 oranında
düşmesi nedeniyle Ro-Ro taşımacılığının durdurulduğunu açıklıyordu.
Samsun adına böylesine söylemlerin havada uçuştuğu
ortamda yerel basın iki kişi dışında her zaman ki sessizliğini koruyordu. Samsun
konusunda duyarlılığını her zaman gösteren usta kalem Erdem Erol bu çelişkileri
köşesinde gündeme taşıyor, bir diğer usta kalem Osman Kara’da bu konuya
değiniyor, haftanın son gününde ise Ragıp Göker kendi üslubunca yorumluyordu. Erdem
Erol, bu söylemleri “Şeyh uçmaz müritleri uçurur” diyerek hicvediyordu. Ticaret
ve Sanayi Odası Başkanı İki gün sonra bu eleştirilere cevap veriyor ve
Samsun’un sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasın da Türkiye 33. olmasının
hesabının kendilerine sorulmasını yadırgadığını söylüyordu. Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı bir şey daha söylüyor ve “İyi ki 33. sıradaymışız, yoksa teşvikte
3. sırada değil 2. sırada yer alırdık” diyordu.
Samsun’un ekonomik gelişmişlik sıralamasında
Türkiye 33. sırada olmasında yarar gören Ticaret ve Sanayi Odasının geçmiş
dönem yönetimleri de, o yıllarda Samsun’un Teşvik Yasası dışında bırakılma
kararını alkışlamıştı. O günlere hayretler içersinde tanıklık etmiş birisi
olarak, günümüzde ki açıklamaları çok da yadırgamıyorum.. Ama bu konuda bir
Samsunlu olarak söylemek istediğim şeyler var. Samsun ile ilgili ne zaman bir
eleştiri yapılsa, bazıları bunu hemen belediye hizmetlerini eleştirmek olarak
algılıyor ve savunmaya geçiyor. Hatta bazıları daha da ileri giderek, bu
eleştirileri yapanları karamsarlık yaratan, Samsun’u kötüleyen insanlar olarak
damgalıyorlar.
Bu eleştirileri zaman zaman yapan az sayıdaki
kişiden birisi olarak, öncelikle Samsun’u en az o savunanlar kadar sevdiğimi
söylemek isterim. Bir başka söylemek istediğim şey de, Samsun’un son yıllarda
görsel olarak güzelleştiği ve sosyal yaşamı olumlu etkileyen önemli gelişmeler
sağladığı gerçeğidir. Ama bu, Samsun’un ekonomik yönden hızla kan kaybettiği
gerçeğinin tartışılmasını engellememelidir.
Samsun hemen her konuda Türkiye sıralamalarında alt
sıralarda kalıyorsa, bu göz ardı edilmemeli, tam tersine bu olumsuzlukların
nedenleri araştırılmalıdır. Eğer, Samsun, orta öğretim ve üniversite giriş
sınavlarında kendine alt sıralarda yer bulabiliyorsa, Eğer, Samsun Türkiye
ekonomik gelişmişlik sıralamasın da ancak 33. sırada yer alabiliyorsa, Eğer,
Yapilan bir başka arastırmada "En Zengin Şehir" sıralamasında Samsun
36. sırada yer alabiliyorsa, Eğer, kurulan AVM'ler ve otellerle Samsun'un
geliştiği, hatta çağ atladığı iddia edilirken; rakamlar Samsun'un üretmeyen,
ürettiğinden yüzde 244 oranında daha fazla tüketen bir şehir olduğunu ortaya
koyuyorsa, Eğer, Ekonomi Bakanlığının verilerine göre, Samsun’da 2011 yılının
ilk 6 ayında ihracat yapan firma sayısı, yüzde 7 azalarak 155'ten, 148'e düsüyor
ve ihracatı yüzde 52,7 artarak 121.9 milyon dolardan 186.2 milyon dolara
çıkarken, ithalat rekor kırarak % 73.4 artarak, 261.8 milyon dolardan 454.3
milyon dolara çıkıyorsa,
Eğer, Samsun tecavüz ve cinayet gibi yüz kızartıcı
suçlarda en önlerde yer alıyorsa,
Eğer, Samsun kent olarak göç veriyorsa,
Eğer, Samsun Sanayileşemiyorsa,
Eğer, Samsun’da İşsizlik artıyorsa,
Eğer, Bulvar üzeri mahalleler yardım kolilerine
muhtaç hale gelmişse,
Eğer, tarıma uygun arazilerinde tarım üretimi
yapılamıyorsa,
Eğer, tarım alanlarına doğayı katledecek kirli
yatırımların yapılmasına göz yumuluyorsa,
Eğer, üniversiteyi bitiren genç kuşağı işsizlik
nedeni ile Samsun’a dönemiyorsa,
Eğer, tek geçim kaynağı olan ticareti de elinden
alınıyorsa,
Bunlar konuşulmayacak mıdır? Bu gerçekleri konuşmak
ve çözüm yolları aramak eğer karamsarlık ve
Samsun’a kötülük yapmak olarak algılanıyorsa, hiç
kimse kusura bakmasın bu kenti gerçekten beklentisiz seven herkesin ayağa
kalkması gerekir. En azından ben, kendi adıma Samsunlu olmanın sorumluluğu ile
bu yanlışları söylemeyi ile sürdüreceğim.
Samsun’a çok sayıda AVM açılmasını, “Samsun’un
gelişmesi“ olarak sunmak büyük bir aldatmacadır.
Çünkü Samsun’da üretilen tek bir ürünü raflarına
koymayan, Samsunlu hiçbir firmaya yer vermeyen bu AVM’ler, Samsun’un parasını
başka kentlere akıtacaktır. Samsun’un tek geçim kaynağı olarak kalan ticareti
de öldürecektir. 3-4 tane beş yıldızlı otelin birden yapılması sevindiricidir.
Ama bu otellerin Samsun’a katma değeri ne olacaktır? Deniyor ki, Karadeniz’in
karşı tarafında ki ülkelerden çok sayıda ziyaretçi gelmesi sağlanacak, onlar bu
otellerde konaklayacak ve bu AVM’lerden alış veriş yapacaklar. Bu firmalar bir
fizibilite hesabı yapmadan buraya gelmeyeceğine göre, bu işte onların bir
beklentisi olduğu doğrudur. Bu hesaplar tutarsa, beş yıldızlı oteller ve AVM’
lerle Karadeniz’in karşı kıyısında ki ülkeler arasında bir para trafiği, yani
bir alış verişin olacağı doğrudur. Samsun’un hareketleneceği ve renkleneceği de
kesin. Ya sonrası..
Oteller ve AVM’ler Samsunlunun değilse, buralarda
Samsunlu firmalara yer de verilmiyorsa, söyler misiniz bunların Samsun’a nasıl
bir katkısı olacaktır? Samsunlulara ait olmayan bu otel ve AVM’lerin merkezleri
başka iller de olduğu için vergi daireleri de Samsun’da değildir. O halde
vergilerini de Samsun’da vermeyeceklerdir. Samsunlular bu kuruluşlar içersinde
yer alarak bu pastadan pay alamayacaktır. Bu kuruluşların sadece hizmet
bölümlerinde kendilerine iş sahası bulabilecek bir miktar Samsunlu ise,
Samsun’un bu işte ki tek tesellisi olacaktır. O zaman bu işin adını doğru
koymak gerekir ki, bunun adı Samsun’un kaynaklarının ulusal ve uluslar arası
kuruluşlar tarafından sömürülmesidir. Bu geçekler ortadayken, bu kenti
yönetenlerin, Samsun adına siyaset yapanların ve ticaretinden sorumlu olan
meslek kuruluşlarının, bunları Samsun adına kazanım olarak sunması ne kadar
doğrudur?
O zaman bunları savunanlar, bunların Samsun’a ne
getireceğini de Samsunluya açık bir şekilde anlatmalı ve toplumu ikna
etmelidirler. Bu, onlar için kaçınılmaz bir görev haline gelmiştir. Ticaret ve
Sanayi Odası’nın öncelikli görevi, üyesi olarak Ticaret ve Sanayi Odalarının
varlık nedeni olan sanayici ve tüccarının çıkarlarını korumak olmalıdır. Birincil
görevleri seyyar satıcılar tarafından kuşatılan ve tam bir çöküş halinde ki
esnafa sahip çıkmaktır. Onların sorunlarına çözüm bulmaktır. Bu kentte
yaşayanların ve bu kente karşı sorumluluğu olanların, bu sorunları yok saymak
yerine bunları tartışmak, çözüm yolları aramak ve çıkış projeleri üretmek
görevi olmalıdır. Çünkü nasıl sadece güzelliklere övgü düzerek bu kent
uçurulamazsa, sürekli eleştirerek de bu kente yarar sağlanamaz… İyi haftalar..
/Sadi SUBAŞI
04 Haziran 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder