Günlerdir Atakum’da yapılan ağaç katliamından
bahsediliyor.. Sizlere 1930’da Mustafa Kemal Atatürk’ün bir uygulamasını olduğu
gibi aktarıyoruz.
Büyük Önder Atatürk; dünya ülkelerinin ancak
1970’li yıllardan sonra anlayıp düşünmeye başladığı çevre olgusunu 1930’lu
yıllarda benimsemiş ve özellikle Yalova’da gerçekleştirdiği bir olay yalnızca
Türk insanına değil tüm insanlığa, çevreye verdiği önemin çok anlamlı bir
göstergesi olmuştur. Atatürk bir gün çiftliğine gittiğinde köşkün hemen
yanındaki ulu çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan ile
karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına çağırarak, bunun nedenini sorar. Görevli
bahçıvanın cevabı şöyledir: "Ağacın dalları uzamış, binanın duvarlarına
dayanmış, duvara zarar vermesin diye dalı kesmemiz gerekiyor."
Aldığı cevaptan tatmin olmayan Atatürk, düşünülmesi
bile imkânsız bir emir verir: "AĞAÇ KESİLMEYECEK BİNA KAYDIRILACAK"
Görev İstanbul Belediyesi’ne intikal eder. 8 Ağustos 1930 tarihinde, önce bina
çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılıp yapının temel seviyesine inilir.
İstanbul’dan getirilen tramvay rayları döşenir. Santim santim çalışılarak bina
yapı altına sokulan raylar üzerine oturtulur. Artık binanın raylar üzerinden
kaydırılarak ağaçtan uzaklaştırılması aşamasına gelinmiştir. Güzel ve sıcak bir
yaz akşamında Atatürk ile birlikte, kardeşi Makbule Atadan, Vali vekili
Muhittin bey, Emanet Fen Müdürü Ziya Bey ve Cumhuriyet Gazetesi baş muhabiri
Yunus Nadi nezaretinde bina 4.80
m civarında kaydırılır. Bu olağanüstü ve riskli iş 10
Ağustos 1930 tarihinde tamamlanır ve ulu çınar ağacı da kesilmekten kurtulur.
10 Ağustos 1930 tarihli gazetelerden bu olayın
haberini okuyanlar, ülkenin içinde olduğu onca önemli meseleler arasında bunun
o tarihte ne ifade ettiğine belki bir anlam veremediler. Belki de bir çınar
ağacının birkaç metrelik dalının kesilmemesi için bir köşkün kaydırılmasını
hayretle karşıladılar. Çünkü o devirde ne ozon tabakası delinmesi vardı, ne
global kirlilik, ne asit yağmurları, ne orman katliamı...
Büyükşehir belediye başkanımızın var olan hiçbir
değerimizi kabul etmediği, Atatürk’le anılan Samsun şehrinin hayal ürünü
kahramanlarla değiştirmeye çalıştığını bütün Samsun biliyor. Ondan zaten ne
Atatürk’e saygı nede Atatürk’ün saygı duyduğu bir şeye saygı duymasını
beklemiyoruz.
Ya sen Sayın Metin Burma! Atatürk’le aranızdaki
farkı görüyor musunuz? Siz ‘Yol önemli,
önümüze ağaç da gelse keseriz, ev de gelse yıkarız’ diyorsunuz. Ve siz aynı
zamanda milleti de yanlış bilgilendiriyorsunuz. Çünkü bizler yol için kesilen
ağaçlara üzüldüğümüzü, imara açılan bölüme itiraz ettiğimizi defalarca
söyledik, bir defa daha söyleyelim; Parkın imara açılarak birilerine peşkeş
çekilmesine itiraz ediyoruz. Arsası istimlak edilen şahıslara ya parasını
ödeyin ya da başka bir yerden içinde ağaç olmayan bir yer tahsis edin. Bizim
itirazımız insani, vicdani bir itiraz. Sizin uygulamanız vicdansızca bir uygulama.
Atatürk yaşıyor olsaydı bu uygulamadan dolayı herhalde yüzünüze tükürürdü.
Atatürk bir gün sizin gibi idarecilerin gelebileceğini tahmin ederek hem
sizlere; hem bizlere ağaçların önemiyle ilgili bir mesaj vermeye çalışmış. Bunu
Atatürkçüyüm diye geçinenlerin anlamamış olması çok acı..
15 Nisan 2012
/Adnan ÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder