Büyükşehir Belediyesi; Meslek Odalarına, Koruma
kurulu ve Pazar Mahallesi Muhtarlığına bir yazı göndererek Saathane Meydanında
yapılacak olan planlama ve Çevre Düzeni Planlaması ile ilgili olarak adı geçen
kurumları belediyedeki toplantıya davet etti. Tabiidir ki yapılacak olan bu
teknik toplantı, bir keyfiyetin değil de ilgili yönetmeliklerin bir gereği
olarak yapılmaktaydı. Yani bir bilgilendirme ile sivil toplumu ve koruma
kurulunu da durumdan haberdar etmeye yönelikti.
Büyükşehir
Belediyesi, Saathane Meydanının batısında Büyükşehir Belediyesinin karşısına
isabet eden bir bölümünde bir kısım tarihi dokuyu koruyup, ağırlıklı olarak
kantariye, toptan ve yarı toptan esnafın bulunduğu bölümün yıkılarak
meydanlaştırılmasına dair bir planlamanın çalışmasını hızlandırıyor. Bu süreçte
de gerek o bölgede ticari olarak yaşayan esnafla, gerekse Belediye Başkanlığı
arasında rahatsızlık veren elektrikli bir ortam oluşmuş durumda. Çok basit bir
fiziki planlama gerçeği gibi algılansa da durum pek de öyle değil aslında.
Bu bölgenin
Samsun tarihi açısından önemini daha önceki haftalarda Saathane isimli yazımda
birazda nostaljik duygularımla, yarım yüzyıla dayanan bir yaşanmışlığın
ışığında anlatmıştım. Çünkü bölgenin dini ve ticari geçmişi bugün hayatta olan
tüm Kentlilerin malumu olduğu gibi, yok sayılması da hiç mümkün
görünmemektedir. Bölgenin fiziki yapısını değiştirerek yarınlara taşımanın öyle
birdenbire akşamdan sabaha mümkün olmaması bu yüzden garip görünüyor bana.
İlgililerce “Şimdiki yaşanacaklar birdenbire ortaya çıkmış değil ki, kaç yıldır
bu planlama çalışmaları yapılıyor. Planlar askılarda kalarak, tanıtıldı” gibi
türlü hamasi açıklamalar yapılacaktır, ama durum öyle göründüğü gibi de
değildir.
Bu bölge
planının yenilenmesi her şeyden önce reformist bir mantıkla yapılmamalıdır.
Hele hele “Bu bölgenin yenilenmesi, benim rüyalarımdı” demek hakkı sadece
Samsun yaşayanlarının bile değildir. Bu bölge tüm Samsun çevresinden maada,
Karadeniz Bölgesinin bile ayakaltı olmuştur. Samsuna yarı toptan ve toptan
ticarete gelmiş her türlü ticari zevat işini gördükten sonra Lezzet
Lokantasının döner kebabını yemeden gitmiş midir acaba? Bu çevreyi bilen
herkesin hafızasında bölgenin yaşam kırıntıları mutlaka vardır ve hep canlı,
diri kalmak isteyecektir.
Planlama
çalışmalarının hızlanmasıyla ilgili Meclisteki görüşmeler sırasında esnafın
tedbir almadığını söyleyen Belediye Başkanının “Esnafın başını bekleyemem”
demesi çok sert ve acımasızdır. Bu bölgenin Kent Vitrini olarak görünmesi ve
algılanması, başkanın Siyasi Sicilini etkileyecektir ama çok kıvrak ve hoşgörülü
bir zamanlamayı da gerektirmektedir. Çünkü gelecekte, Başkanın çalışma portföyü
incelendiğinde bazı planlama kararlarının keşke de öyle olmasaydı dedirten ve
hoşa gitmeyen görüntülerini ortadan kaldırmak mümkün olmamaktadır. Çünkü zaman
aleyhte geçmektedir. Ve de, bazı işler için söylenen bir darbımesel vardır ki
yapan kişinin “ Pardon, affedersiniz, hatalı oldu!” demek hakkı yoktur. Bu durum Belediye Başkanları için mutlak
geçerlidir.
İşte böyle
gergin geçen Belediye Meclisi Temmuz ayı oturumunda “Buna benzer konuların
komisyonda bir ay beklemesini öneriyorum” diyen MHP li üye İsmail Sevindik
belki de oturumun en can alıcı teklifini yapmıştır. Aceleyle alınan kararların
telafisi mümkün olmadığı gibi sonradan dökülen sirke kabını doldurmamaktadır.
Mimarlığının yanı sıra Meclis Üyeliğinin de hakkını vermek gibi bir sınavı
geçmek Sevindik’ e nasip olmuştur.
Siyasi Platformda ve Meclis oturumlarında Mesleki Etik herhalde en
anlamlı böyle gösterilebilirdi.
İyi
Haftalar.
13.08.2011
/Sacit ACAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder