Ramazandan önceki günlerin birinde, yazlıktaki evin
balkonunda kahvaltımızı yaparken, bir çöp kamyonu süratle evin önünden geçti,
köşeyi döndü ve çöp bidonun yanında frenlerini de hayli zorlayarak durdu. Tabii
ki ara yolda, yer yer kaplaması bozulmuş zemin üzerindeki yoğun bir toz
bulutunu da kaldırarak. Şoföre durması için işaret ettim, arkasındaki işçiler
bidonu boşaltırlarken, o da bekledi. Kamyonu çok hızlı sürdüğünü, her sabah
aynı şekilde köşeyi döndüğünden toza bulandığımızı söyledim. Hızını kesmek için
de frenlerine oldukça kuvvetli bastığını ve zorla durabildiğini de anlatmaya
çalıştım. Ama çok itibar etmedi söylediklerime. Egzozun yere doğru eğik
olduğunu ve bu yüzden toz kalktığını, “gerekiyorsa konuyu ilgililere”
aksettirmemiz gerektiğini salık verdi. Konuşmamız sırasında sinirlendiğini
hissettim, sonrasında yine hızlanarak gitti.
Daha sonraki günlerde ise, mahalleden çöp alan
diğer şoförlerin çöp toplamalarının daha ahenkli ve daha sakin olduğunu
gözledik hanımla.
Yine birkaç
sene önceydi, kış günlerinin birinde,
100. Yıl Bulvarında arabamla giderken, Kilise civarında yol kenarındaki
bir kişi dikkatimi çekti. Tam kavşaktaki trafik ve işaret panolarının bir
tanesinin başında bir temizlik işçisi, yanına bir temizlik kovası koymuş
elindeki süngerle, kirlenen panoları temizlemeye çalışıyordu. Hatırladığım
aylardan şubat olduğundan, karlı ve buzlu da bir havaydı. Panonun üstüne
sıçramış çamur lekeleri, havanın da etkisiyle buzlanmış olduğundan çıkarılması
için epeyce uğraşmak gerekiyordu. İşçi dışarıdaki soğuğa rağmen, sabırla
kovanın içindeki deterjanlı suya süngeri daldırıp, tekrar tekrar silip,
ardından birde kuruluyordu. Yaptığı temizliğin istediği gibi olup olmadığını
anlamak için karşısına geçip bakması ise gerçekten görülmeye değerdi.
Kenara park
ettiğim arabamın içinden hemen Belediyenin Temizlik İşlerini arayıp bu
Görevşinas İşçinin bu çalışmasından dolayı, bulunduğu görev yerini de
belirterek kutladım Müdürlüğü.
Bazen
sabahları, bazen iş çıkışlarında ve genellikle günün yoğun saatlerinde
aracınızla şehir içinde seyir halindeyken şayet önünüzde bir çöp kamyonu çöp
topluyorsa canınız bir hayli sıkılabilir. Yapılan işin önemini bilerek o çöpün
toplanmamasının ne derece beter bir iş olduğunun bilincinde olsanız dahi bunalırsınız.
Ne kadar acele ederseniz edin o kamyona mahkûmiyetiniz onun arkasında devam
edecektir. Aslında bu görevi sırasında, ana kulvarlarda müsait olan ceplere
girerek trafiğin akışına müsaade etmesi mümkün olsa dahi, Şoför Bey
arkasındakilerin geçişine müsaade etmemektedir. O çöp kokusunu duyarak ister
istemez bekler durursunuz.
Buna
benzeyen, trafikteki bir diğer nöbet şeklinde ise toplu taşım halk
otobüslerinin duraklardan yolcu almaktaki rahatlıklarıdır. Yolun müsait olduğu
geniş kısımlara veya ceplere girmeleri trafik akışına hiç de mani olmazken tam
yol ortasında yolcunun tamamını almaları, arkasındakilerin epeyce bir zamanı
boşuna geçirmelerine sebep olmaktadır. Bu anlayış Bankalar Caddesindeki
İşbank’ın önünde veya Saathane Meydanında veya Subaşındaki durakların
önlerinde, yukarıda anlatılanlardan hiçte farklı değildir.
Yukarıdaki
paragraflarda belki de her gün sıkça karşılaştığımız Şehir Hizmetlilerinin iş
ve görev kesitlerinden devamlı yaşanan birkaç tane örnektir. Aslında kişi,
ister beğensin isterse beğenmesin yaptığı ve ekmeğini kazandığı işini gönül
aşkıyla yapması veya yapmaması diğer yaşayanlar tarafından mutlaka izleniyor.
İnsanlar bu küçük nüansları hem izliyor hem de etkileniyorlar.
Takdir görmek veya intizara sebep olmak da işini
yapanların kendi tercihleri olsa gerektir.
İyi haftalar.
24.08.2011
/Sacit ACAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder