Yıllar önce bir Tıp Kongresinde dinlemiştim. Bir kentte
ne kadar çok AVM varsa, o kadar çok şiddet vardır. Bir kentte ne kadar çok
Fast-food mekânı varsa, o kadar çok şiddet vardır. Bir kentte ne kadar çok
yoksulluk varsa, o kentte kadar çok şiddet vardır. Bir kentte ne kadar çok
adaletsizlik, sosyal dışlanma, işsizlik, düşük ücretle çalışma, varsa o kentte
o kadar çok şiddet vardır.
Aslında anlatıcı,
bir kent ne kadar çok vahşi piyasa şartlarına teslim edilmişse, şiddet o
kadar artarı anlatmaktaydı. On yıldır bu kentte, çocuklarımızı büyüttüğümüz bu
kentte, alın teri ile hayatımızı kazandığımız bu kentte uygulanan ekonomik ve toplumsal
politikaların şiddeti arttırdığı her alanda söyledim. Bir başka havayı
yaşıyordu kent. Sesimiz bir fısıltıyı geçmedi. Onlarca yazı, panel, toplandı dokümanı
var elde. Ama yaşamlar yok oluyor, Ne anlamı var bunların.
Samsun’da şiddetin, intiharın, depresyon olgularının
arttığı bir süreci yaşıyoruz. Toplumsal dinamiklerinin
Samsun’da ruh Sağlığını bozduğu sosyolojik bir krizin eşiğinde olan bir kentte,
kamu yönetimsel tercihlerin hala yanlış iktisadi modellerle yönlendirilmesi, sorgulanması
gereken bir süreçtir.
1-TBMM Şiddet Komisyonu Raporu 2008 yılında birçok
parametrede Şiddette Samsun’u birinci il ilan ederken, maalesef Samsun kamu yönetimi
Marka Yolculuğu gibi iktisadi olarak boşlukta duran projelere yönelmiş, sosyolojik
ve psikolojik çalışmalar ve gruplar başlatılamamıştır. Samsun bu konuda bilimsel çalışma yapmaya
zorunludur.
2-İntihar girişiminde bulunan ve yaşama devam tüm bireylerin
sosyolojik ve psikolojik incelenmesi yapılmalı ve destek programları
oluşturulmalıdır.
3- Sağlık Müdürlüğü Ruh Sağlığı Şube Müdürlüğü
bünyesinde Psikolojik Danışma Destek ve Eğitim Merkezi oluşturulmalı ve etkin çalışmalar
yapmalıdır. Devlet İstatistik Enstitüsü 2003 yılı verilerine göre Türkiye’de
2.705 intihar vakası tespit edilmiştir. Sayısal olarak bakarsak Türkiye’de her
3,5 saatte bir “1”
intihar gerçekleşmektedir. Samsun 2009–2010 intihar ölümleri 55 civarındadır.
Böyle bakıldığında aslında intiharın sosyal bir problem olduğu açıkça
görülmektedir. İntihar “bireyin duygusal, ruhsal ya da sosyal sebeplerin
etkisiyle kendi hayatına son vermesi olarak tanımlanmaktadır
4-Günümüzde ruh sağlığı genel sağlığın ayrılmaz bir
parçası olarak kabul edilmektedir. Ruh sağlığı ile ilgili sorunlar sık
görülmeleri, yeti kaybı ile sonuçlanabilmeleri ve ekonomik kayıplara neden
olabilmeleri nedeniyle toplumsal açıdan büyük bir öneme sahiptir. Dünya Sağlık
Örgütü'ne göre küresel düzeyde hastalık yükünün % 12,3’ünün ruh sağlığı ile
ilgili sorunlar oluşturmaktadır. Türkiye'de de saha araştırmaları ruh sağlığı
bozukluklarının yaygınlığının % 20 dolayında olduğuna işaret etmektedir. Ruh
sağlığı hizmetlerinin birinci basamak sağlık hizmetlerine entegrasyonunda
yaşanan sorunlar aşılmalı ve bu konuda çok hızlı eğitim programları
uygulanmalıdır.
5-Samsunda gençler arasında intihar düşüncesi
yaygındır. Bu konuda Milli Eğitim Müdürlüğü projeler geliştirmelidir.
6-İntihar eğiliminin başlıca sebeplerinin 30 yaş sonrası
işsizlik ve göç, yoksulluk ve şehir hayatına ayak uyduramama gibi olguların
oluşturduğunu Samsun için belirgindir.
7-Samsun’da son 10 yılda yaşanan ekonomik krizlerle
birlikte, işsizliğin boyutları giderek artmış ve sonuçları bakımından işsizlik
sadece ekonomik bir problem olmaktan çıkarak öncelikle sosyal bir problem
kimliği kazanmıştır. Ekonomik kaynaklı
nedenleri bir arada değerlendirdiğimiz takdirde (Geçim zorluğu ve Ticari
başarısızlık), intihar nedenleri arasında önemli bir yer tutmaktadır.
8-Ruh sağlığı koruyucu çalışmalarına öncülük
edilmelidir.
9- İntihar Önlenebilen halk sağlığı sorunudur. Soruna çok disiplinli bir çalışmayla,
özellikle planlı bir ruh sağlığı politikası ile yaklaşılması gerekmektedir.
10-Kente uygulanan yanlış ekonomik politikalar ve kriz
ile birlikte işsizliğin boyutlarının giderek arttığı, geçim zorluğu ve ticari
başarısızlıkların intihar nedenleri arasında olduğu gerçeği göz önünde
tutulmalıdır.
/Cem ŞAHAN
21.11.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder