Şehrin bunaltıcı atmosferinden sıkıldığımızda
kendimizi yeşil alanların hakim olduğu piknik yerlerine atmak bir çözüm
olmaktadır. Betonlaşmaya başlayan şehirlerimizin dünyamızı da betonlaştırdığını
çoğu zaman fark edememekteyiz. Belki çözüm bir adım ötemizde, ama
bilememekteyiz. Çevremize o kadar duyarsızlaştık ki komşumuzu tanımak ve
paylaşımda bulunmak anlamında bir girişime gereksinim bile duymamaktayız.
Yakınımızdaki güzellikleri ya görmemekteyiz ya da elimizin hemen altında diye
değerini anlamamaktayız.
Arkadaş veya akrabalardan oluşan dar bir çevreyi,
son moda malzemelerle döşenmiş dört duvarımızı kendimize yeterli görmek gibi
bir kısır döngüye kendimizi hapsetmekteyiz. Kısacası psikososyolojik ve
fiziksel olarak başta olmak üzere her açıdan bir kuşatılmışlık ve kısır döngü
içerisinde yaşamımızı harcamaktayız. Şehirde yaşarken feodal ilişkiler ve
modernlik karşıtı diyerek elimizin tersiyle ittiğimiz koy yaşamını yeri
geldiğinde özlemekte, geçici bir süre de olsa özlemimizi gidermekte, ama
mecburen yine esaret dünyamıza geri dönmekteyiz. İşte yaşamakta olduğumuz
Samsun da hızla betonlaşmakta ve bahsettiğimiz duyguları her geçen gün
yoğunlaştırarak hissettirmektedir. Oysa şehir merkezine 5-10 dakikalık
uzaklıkta bir mahalle var. Modern dünyaya direnmenin son demlerini yaşayan,
binlerce bitki türünün yaşam alanı bulduğu, rengarenk çiçeklerin açtığı, pek
çok böceğin mutluluktan uçuşarak çiçekten çiçeğe konduğu ve hala kendine
gelenlere buruk bir köy havasını tattıran yer, Karasamsun Mahallesi.
Toraman Tepe ve Sıhhiye Okulunun karşı tarafında
bulunan bu mahalle, tarihsel bir öneme sahip olup sit alanı içerisinde bulunmaktadır.
Her bir metrekaresinden tarih fışkıran, adı kara ile başlamasına karşın
yemyeşil bitki örtüsü ve havadar bir iklime sahip olan bu mahalle bir zamanlar
ilimizin en iyi incir, karayemiş ve eriklerinin yetiştiği yerlerden idi. Ancak
tüm dünya kentlerinin ortak sorunu olan kentleşme sürecinde her geçen gün bu
özelliklerinden birisini kaybetmektedir. Mevcut haliyle bile direnmesini devam
ettiren bu mahalle tarihsel kayıtlara göre ilimizdeki en eski yerleşim yeridir.
Tarihsel metinlerde : “Selçuklu sultanlarından Sultan Keykavus ve kardeşi
Sultan Alaeddin Keykubat, Trabzon Rum İmparatorluğunu doğuya doğru iterek
küçülmesini sağladı. Samsun limanı bu dönemde Kırım ile olan ticareti sebebiyle
oldukça gelişen Sinop yanında sönük kaldı. Bu devirde iki Samsun bulunuyordu.
Bugünkü Samsun’un bulunduğu yerde “Müslüman Samsun” ile 2-3 km kuzeybatı istikametinde
ve çoğunluğunu gayrimüslimlerin oluşturduğu Ceneviz Ticaret Sitesi olan “Gavur
Samsun” veya karadinli/kafir manasına gelen “Karasamsun” idi. Ceneviz Sitesi
olan Karasamsun, 14 asırda Osmanlı hakimiyetini kabul etmiştir” diye
geçmektedir.
Yine başka bir metinde “Antik Çağda Amisos adı ile
anılan kent, Miletosluların MÖ 7. yüzyılda Karadeniz kıyılarında kurdukları
ticaret kolonilerinden biridir. MÖ 5. yüzyılda Atinalıların ele geçirdiği kent,
bir süre Priraierus adı ile anılmıştır. Önemli bir ticaret limanı olan Amisos’u
saldırılardan korumak amacı ile surlar yapılmıştır. Bizans döneminde bir
piskoposluk merkezi olan Amisos’u alamayan Danişmendliler hemen yakınında bir
kale yaptırmışlardır. Yüzyıllarca zengin bir ticaret merkezi olan eski yerleşim
Hristiyan Samsun ya da Gavur Samsun adı ile anılmıştır. 11. yüzyılda
Cenevizlilerin eline geçen Eski Amisos ile Yeni Amisos arasında ticari bir
ilişki bulunmakta idi. Sonraları Simisso ve Samissun olarak isimlendirilen bu
yerleşmenin adı Samsun’a dönüşmüştür. Eski Amisos’un ulunduğu yer günümüzde
halk tarafından Karasamsun olarak anılmaktadır”.
İlimizde tarihsel öneme sahip yerlerin varlığı o
kadar düşük düzeydeki Karasamsun da bunlardan biri olarak öne çıkmakta, yapılan
her bir kazıda arkeolojik değere sahip eşyalar çıkmaktadır. Ayrıca çok yoğun
olarak eski mezarlara rastlanmaktadır. Yine Samsun Büyükşehir Belediyesinin
katkılarıyla ortaya çıkarılan ve halkımızın hizmetine sunulan Amisos Tepesi de
Karasamsun kültürünün bir parçası olarak şehrehakim tepeden varlığını
haykırmaya başlamıştır. Her bir Samsunlu ömründe bir gün olsun Karasamsun
Mahallesine yolunu düşürerek burada var olan ve yaşayan tarihsel havayı, onun
yanında da kentin içindeki yeşilliklerin hakim olduğu bu son doğa harikasını
görmeleri gerekmektedir. Zira yarın kesinlikle çok geç olacak ve burnumuzun
dibinde olan bu doğal güzelliği kaybettikten sonra üzülmenin hiçbir faydası
olmayacaktır.
/Ali KORKMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder