Geçen yıl oldukça coşkulu geçirilen 19 Mayıs
tarihinden sonra, belirli yaş grubunda olanların, Kent özelinde bir nostalji ve
eskiye özlem duyguları depreşti. Bilhassa Samsun 19 Mayıs Lisesinden yıllar
önce mezun olanlar hasretle birbirlerine kavuşmayı, birbirleriyle haberleşmeyi,
belirli sistemlere dayandırdılar. Bir yıldır gerek internet yoluyla yapılan
iletişim guruplarında, gerekse yazılı medyada sık sık mesajlar uçuşmaya
başladı. Ama işin en güzel tarafı ise, bu türden birebir haberleşmelerin
toplumsal iletişime çokça fayda sağlaması. İnsanların birbirlerinin gerek
hastalığından, gerekse vefatlarından haberdar olmaları çok medenice gelişen bir
süreci gündeme oturttu. Yaşı 50’yi bulan veya daha da büyük olup, hala hayatta
olanlar, bu Kent’te, bu Ülke’de olup olmamaları hiç önemli olmaksızın
birbirlerinin evlerine ve yanlarına taşındılar adeta.
Paylaşım
Sitesi ismi verilen internet gruplanmalarının muhakkak ki tenkit edilecek
toplumsal rahatsızlıkları ve olumsuz yönleri de vardır ama haberleşme konusunda
müthiş bir boşluğun doldurulduğu da aşikârdır. Zira birbirimize artık ne mektup
yazar, ne de kart atar olduk.
Geçen
haftalarda, 19 Mayıs Lisesinden 1968 de mezun olan bir kız arkadaşımız,
Almanya’da geçireceği önemli bir ameliyat öncesi ve sonrasının her anını
internet yoluyla arkadaşlarına bildirdi. Bu arada mesajlardan aldığı moral ve
enerji ile bu ameliyatını başarılı bir şekilde geçirdi. Sonrasında ise
kendisine gelen geçmiş olsun mesajların enerjisinin de kendisine şifalı
geldiğini ifade etti.
19 Mayıs
Liseliler kendi aralarında bu şekilde mesajlar atarlarken, Samsun’un gelişim ve
değişim süreçlerinin hatırlandığı bir albüm de mesajların arasında, kişiler
arasında gidip gelmeye başladı. Herkesin okul ve öğrencilik dönemlerine ait
okullarını, öğretmenlerini ve anılarının belgelerini mesaj olarak birbirlerine
göndermeleri, özlenen bazı duyguları ortaya çıkardı. Ayrıca, evlerdeki gizli
saklı kalmış resimlerin ortaya dökülmesiyle müthiş bir arşiv katoloğu herkese
mal olmuş oldu. Samsunda yaşayanlara Allah Allah dedirten bu görüntü ve
belgeler bazılarının hafızalarını tazelerken, Kentin ne günlerden geçilerek bu
güne geldiğinin hatırlanmasına bir vesile oldu. Bir kere idareci olarak şehri yönetirken de
zaman içinde eksiklikleri görmemek, teknik olarak yapılması gereken
planlamaları yapmamanın bedelini bugünkü nesil ödüyor. Bu günkü yoz kent
profili, KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI yapılmasında çok geç kalınmış olmasının
neticesidir. Şehrin içinde değişikliğe uğramamış hiçbir bölge kalmamıştır. Ne
Irmak Caddesi, ne Gazi Caddesi ne de Gebi Caddesi direnebilmiştir geçen zamana.
Ne sütunlu evler kalmıştır, ne de kuleli evler. Kaldıysa da ilaçlık olarak
birkaç taneciktir kalanlar. Birkaç yıl Samsunu görmeyip ayrı kalanlar, tekrar
geldiklerinde tanıyamamaktadırlar eski şehirlerini. Hafızalarındaki ne
mahalleleri aynı kalmıştır ne de yolları.
Modernleşmeye ve yenilenmeye karşı çıkmak bağnazlıktır ama hiç kimse
tarihini ne unutmalı ne de inkâr etmelidir. Ders alınacak tek mihrap tarihtir
ve de öyle kalacaktır. Şayet yenilenme ve değişim bu derece geçerli olsaydı
tarihi motiflerin oluşumuyla ünlü o kadar Avrupa, Asya, Afrika şehirlerinin
hiçbirisi kalmaz her 30, 40, 50 yılda yepyeni kentler doğardı. Ne Roma’sı
olurdu ne Viyana’sı, ne Prag olurdu ne de Atina. Akla gelecek tüm tarihi
kentler şayet insanların hafızalarına kazınabilmişlerse bu özellikleridir
onları öne çıkaran. Yoksa Nil nehri yanındaki gizemli Kahire Kentinin
yakınındaki piramitler olmasa Avrupalı, Amerikalı, Japonyalı koşa koşa niçin
gitsin ki çölün ortasına? Onları cezbeden yaşanan devir, geçen zaman ve de
tarihi geçmişidir.
İşte bu gün, 19 Mayıs Liseliler birbirlerine
evlerini ve aile albümlerini açmışlarsa sebebi, geçmişi yaşamak istedikler
içindir. Geçmişe dair bir tek fotoğraf bile onları heyecanlandırdığı içindir.
Çünkü mazinin izleri zamana karışmış ve de yok olmuştur. Bunda da bir vebal
varsa bununda tek müsebbibi idareciler ve onları bilgileriyle yeterince
beslemeyip uyandırmayan teknik danışmanlarıdır.
Çok yazık olmuş. Ortaya iyi bir miras çıkmamış.
Şimdi ne söylense boş!
İyi Haftalar.
21.03.2011
/Sacit ACAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder