İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi İlahi
dinlerde kurban, ilk insan Hz. Adem’in çocukları Hâbil ile Kâbil’in Allah’a
şükranlarının bir ifadesi olarak sundukları ile başlar. Maide Suresi 27.
Ayet’te bu durum şöyle anlatılır:
“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer
kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul
edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), ‘Andolsun
seni öldüreceğim’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder’,
dedi.” Hâbil, hayvancılıkla geçimini temin ederdi. Kâbil ise çiftçilik yapar
toprakla tarımla uğraşırdı. Habil az ile yetinen çokça şükredendir ancak Kabil
tam aksi. Aralarında Allah’a şükranlarını nasıl sunacaklarına dair bir tartışma
çıkar. Hâbil, hayvanlarından en değerlilerinden birini seçerek, bunu yapmak
isterken; Kâbil ise en beğenilmeyecek mahsulden yana tercih yapar. Sonuç olarak
Allah(C.C) a şükranların ifadesi olarak takdim edilecek kurban, Kur’an-ı
Kerim’de ifade bulunduğu üzere gerçekleşecek bir ibadet olarak sürdürülegelir.
Hac Süresi 37. Ayet’te ibadetin ile işin özü “Elbette onların etleri ve kanları
Allah’a ulaşmayacaktır. Ancak O’na sizin takvanız erecektir.” 34 Ayette ise
emrin kendisi zikrolunur: “Biz, her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık
olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını ansınlar diye kurbanı
gerekli kıldık.”
Kurban, Yahudilikte, İslami uygulamalara yakınlık
da gerçekleşir ancak Hristiyanlıkta Hz. İsa’nın bütün insanlık için kendini
fedâ (kurban) etmesi üzerine kurgulanır, Tanrı’nın rızasını kazanmak için
yapılacak olan maddî ve manevî bütün fedakârlıklar kurban olarak addedilir.
Türk dünyasında da kurban ibadeti (İslama girmeden
önce) ; at, deve, koyun, sığır gibi hayvanların tanrı için kesilmesi olarak
tezahür eder. Kadim bir gelenek olarak, ölülerin ruhlarından yardım istemek,
tanrının rızasını kazanmak ve ataların öfkesini durdurmak için kurbanlar
kesilirdi. Ayrıca kurban olarak çeşitli yiyecekler de sunulduğu gibi bazen
hayvanlar, kutsal ruhları memnun etmek için, kesilmedikleri hâlde serbest
bırakılırdı. O hayvanlara kimse dokunamaz, etinden, sütünden ve yününden
faydalanmaya tevessül edemezdi.
Diğer taraftan Çin geleneklerinde insanların da
kurban edilmesi söz konusu iken, Konfiçyus, döneminde bu uygulama yerini tahıl
saplarının insan şeklinde yapılmasıyla, şeklî bir uygulamaya dönüşmüştür.
Budizm’de hayvan kurban etme olmamıştır. Aksine
Budizm, Hinduizm’deki hayvan kurban etmeye karşı çıkmıştır. Budizm
kurbanı, rahiplerin ihtiyaçlarını
görmelerine yardımcı olacak çeşitli yiyeceklerden ve değerli eşyalardan vermeyi
vaaz eder.
Hinduizm’deki kurban anlayışında, hayvanların yanı
sıra çeşitli yiyecek ve eşyalar da kurban edilebilir. Fakat eski kültürlerin
çoğunda olduğu gibi özellikle kralların ve üst düzey yöneticilerin
öldüklerinde, onlarla birlikte köle ve hizmetçileri de kurban olarak
öldürülürdü. Hinduizm’in ilk çağlarında eşi ölen kadınların ölen
eşleri ile birlikte veya daha sonra yakılmaları kurban gelenekleri arasında
görülür. Bu geleneğin en bariz örneğine Nepal kraliçesi Rajeshwari Devi’nin 1806 da yapılan bir törenle
yakılmasında rastlanır.
İnsanın, gördüğü nimetler karşısında teşekkürünü
ifade etme adına sürdürülen kadim bir gelenek, dini bir ibadet, özünden
ihlasından gerçeğinden gün geçtikçe uzaklaşıp parasal bir döngüye, maddi bir
vurguna, kurumsal ve bazen de kişisel köşe dönmecelere dönüşüyor.
Buna birde etobur insanların, hayvan sevgisini
bahane ederek, ibadeti küçümseme, çoğu
zaman hakarete varan eleştiri getirmelerini eklerseniz, kurban ibadetinin nasıl
boğulmaya çalışıldığını açıkça göreceksiniz.
Vakti gelince, birilerine ya da bir kuruma para
vererek deri toplamak değildir Kurban İbadeti? Paran olduğu sürece elbette
yardım edeceksin. Münasip şekliyle derisini de etini de bağırsağını da
bağışlayacaksın. Elbette sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı sağlayan, bu yönde
faaliyet gösteren sivil-resmi kurumlara destek de olacaksın taltif de
edeceksin.
Et, et de; kurbanı, kurban etme ya da bu bağışlar
için kurbanı, kurban edenlere, benzeme! Kurbanını kes. Gözün değsin, elin
değsin o ibadete… Cebinden paranı önünden lokmanı kapmak için herkes muhakkak
bir gerekçe bulur, öyle yada böyle seni ikna eder. Kanma! Ve bir de usulüne
uygun, temiz şartlarda lütfen. Bulduğun her açık alan, her akarsu bırakacağın
kirliliği temizlemez. Aksine daha çok kirlenmeni daha çok hakaret görmeni ve
daha çok ceza yemeni sağlar.
Allah adına yapacağınız ibadetle Allah’a ve
Resulüne laf söyletmeyin. Kötü çirkin manzaralara sebep olmayın lütfen. Güzel
günlere uyanın. Nice güzel bayram sabahlarına. Sağlıcakla kalın efendim.
/Uğur DEDE
19.09.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder