Ligin ikinci yarısı tamamlandığında on bir
puanla sondan ikinci sıradaydık… En az kazanan, en çok mağlup olan, en az gol
atan takımıydık… Normalde bu kadar kötü bir istatistiğe sahip takım sezonun
ikinci yarısı tamamlanmadan küme düşmeyi kesinleştirir… Geçmişten gelen
örnekler bunu gösteriyor… Samsunspor geleneği yıktı ve 25 puan toplayarak ligde
kaldı… Bunda emeği olan herkesi tebrik etmek gerek… Bandırma maçı stada veda
maçıydı…
Bu stad 1975 de beraberlikle tamamlanan bir
maçta açılmıştı, berabere biten bir maçla görevini tamamladı… Acı, tatlı
anılarla bir devir kapandı, şimdi rota Tekkeköy… Bandırma maçına kalmadan bu
sıkıntıdan kurtulmalıydık, beceremedik… Kader böyle istedi, son haftaya
bıraktık…
Bandırmaspor içinde yazgının böyle şekil
alması talihsizlikti… İki yumurtadan biri kırılacaktı… İlahlar böyle istemişti,
bu stresi, heyecanı çeşitli duygularla yaşadık… Savunmayı sağlam tutup akılla
birleştirip 94 dakika sonra sahadan istediğimizi alan taraf olarak ayrıldık…
Soyunma odasındaydım… Orada ki ortamı yazma
yeteneğine sahip değilim, yaşamak gerek… Hasan’ın, Mustafa Sevgi’nin
gözlerinden akan yaşları, hüngür hüngür ağlamalarını gördüm… Uzatma
dakikalarında kafasına darbe alan Göksu’nun şuur kaybı yaşamasına rağmen “bitti
di mi, kurtardık di mi ?” sorularını duydum… Helal olsun…
Şimdi konuyu değiştirip farklı bir
pencereye taşımak istiyorum sizi… Bitiş düdüğü ile birlikte, binlerce taraftar
sahaya indi… Mutluydular, kale direkleri, kapılar pencereler, korner bayrakları
kırıldı… Fileler söküldü, camlar kırıldı, tabi bunlar sevinçten yapılan
davranışlardı…
Ya tersi bir durum olsaydı… Takım
kaybetseydi, küme düşülseydi… Hakemler, tüm futbolcular, hocalar sahada
savunmasız bir şekildeydiler… Vahim bir olay yaşanır mıydı, yaşanmaz mıydı? Düşünmek
bile istemiyorum…
Maç sonunda ki fotoğrafı emniyet
kuvvetlerinin iyi ve doğru okumasını arzu ederim…
/Resul
AKÇAY
20.05.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder