Düşme potasındaki beş takım haftayı sıfır
çekmiş… Evinde oynuyorsun, eksiğin de yok… Taraftar yine yapmış yapacağını,
sahaya 12 kişi çıkıyorsun… Kazansan sepetin dolup taşacak… Bundan iyisi Şam’da
kayısı… Bu kadar avantajı kullanma adına moral depolamışsın… Çık, oyna ve
kazan…
Son 30 dakikası kabir azabı gibi geçse de,
kırmızı beyazlılar çıktı, oynadı ve kazandı… Kone izin gününü Maraton tribünü
sahillerinde geçirirken, Murat, “ Sen keyfine bak, ben çalışırım” dedi… Maçın
başında kaleyi bir yokladı, ikincisinde voleyle tamamladı… Ağzımız açık kaldı,
olmayan şapkamızı çıkarıp salladık…
Rakip orta alanda çok diriydi, inanılmaz
bir baskı kurdular, çıkıp nefes almak zorlaştı… Ama bizim çocuklar “inadım, inat” dediler, tek
bir pozisyon vermediler… Kaleci Muylers hayatının belki de en rahat maçını
oynadı… İkinci golü bulup, bizi rahatlatsalar iyi olacaktı…
Ama diken üzerinde oturmaya alışmışız bir
kere… Son düdüğe kadar rahat yok! Tempolu oyun maçın sonlarına doğru su
kaynattırdı… Ayaklarda derman, takat kalmadı… Topu ileri taşıyıp, orada tutmayı
beceremeyince maçın sonları kabusa dönüştü…
Ligde hedefi olmayan, tasası da bulunmayan
konuk ekip bir türlü giremediği ceza sahasına, uzaktan çektiği şutlarla etki
yaratmak istedi… Ama yemedi…
Samsunspor’a rakipten daha fazla gerekli
olan ortada duran üç puan vardı… Bir çırpıda kapılıp alındı… Rakipleriniz
kaybetmiş, hesap ederseniz kazanılmış 18 puan diyebilirsiniz…
Maç sonu Osman hoca konuşmasında sosyal
medya delikanlılarına gider yaptı… Konu para meselesi ve hazırlık maçına
gidilmemesiydi… Gerçeği anlattı anlatmasına da herhalde, galiba, sanırsam,
biraz geç oldu gibi…
Bilgi paylaşımı azlığının, bilgi
kirliliğine dönüştüğünü bunun sorumlularının kamuoyunu aydınlatmayan yönetim
olduğunu kendisine söyleyince, istemeyerek de olsa kabul etmek zorunda kaldı…
Bunları geçelim, galibiyetin tadına
bakalım…
Ne mutlu Samsunsporluyum diyene…
/Resul
AKÇAY
04.04.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder