Samsun'un belediyecilik anlamında en önemli
sorunlarından ilk üçü sayın deseler, ulaşım sıkıntısı ve kaosu ilk sırada yer
alır kuşkusuz.. İkinci sırada 'makyaj hizmetçiklerle göz boyanırken' derelerin
ıslahı bir yana bırakılıp, sel felaketinin bu Samsun'un kaderi olması gelir
sanırım.. Üçüncü sırada da Büyükşehir
Belediyesi'nin 'Ben yaptım oldu' ama vatandaşla mahkemelik olan projeleri yer
alabilir.. Patates tarlasına dönmüş yollardan bahsetmiyorum bile.. Vatandaşın
evinin su basması artık rutin aldığı için ilk üç sırada yer almıyor..
Çünkü Samsun sel felaketlerinde 'can kaybeden bir
il'.. Maddi hasar solda sıfır kalır.. Sahile çok katlı otellerin, birilerine
'kıyak çekilmesini' sıraya koymaya bile gerek yok.. Çünkü günlük sıkıntılar,
yaşamın kendisi haline gelmiş bir kent burası.. Kanıtsanmış bir çok şey.. Tepki
vermek şöyle dursun, raylı sistemden in, ringi bekle, gelirse bin koşuşturması
içinde sürüyor yaşam.. Balaç gibi mahallelere ise 'otobüs bile gitmiyor'.. Halk
'yürümekle tabanlar aşılmaz misali' 1-2 kilometre yürüyerek
evine gidebiliyor..
Zordur Samsun'da merkezden biraz içerde yaşıyorsan,
evine, ulaşabilmek.. Hatta bırakın ulaşmayı, 'sorumlu kim onu bile bulmak
zor'.. Büyükşehir Belediyesi'nin Allah yokluğunun göstermesin, raylı sistemi
emanet ettiği SAMULAŞ'ı 'ring işi bizim değil bile diyebiliyor'.. Tabi ki
onların değil, "Özel Halk Otobüsleri Derneği'nin".. Ama bir sorun
var.. Çünkü Dernekte diyor ki; "Bize belediye nereye sefer yapacaksınız
derse oraya gideriz'.. O zaman geriye ne kalıyor biliyor musunuz?.. Bu işi de
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a iletip, durumu çözmemiz gerekiyor.. Neden mi?..
Bunun da haklı gerekçeleri var..
Bizim Samsun Büyükşehir Belediyesi biliyorsunuz,
dereleri ıslah etmediği için Samsun'u su bastı.. 14 kişi bu sel felaketinde can
verdi.. Başbakan Erdoğan eski İstanbul Belediye Başkanı olduğu için bu işleri
iyi biliyor elbette.. Bizim başkan 10 yılı aşkındır görev başında ama
'bilememiş derelerin ıslah edilmesi gerektiğini'.. Bırakın ıslahı, dere
yatığının kenarına konut yapılmamasını da bilememişler.. Başbakan bir genelge
yayınladı ve dere kenarındaki evler dozerlerle anında yerle bir edildi. Dereler dört koldan ıslah edilmeye başladı.. 14
kişi can verdi o sellerde ama 'neyse ki, Başbakan duruma el attı da' Samsun
inşallah kurtulacak bu su baskını belasından.. İşi bilen Belediye
Başkanları'nın bu Samsun'a ilk katkısı değil aslında.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de
işi iyi bilir. Ankaralı onu kaç dönemdir başkan olarak seçer.. İddiaya göre
Samsun'u ziyaretinde Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz'ın makamının balkonuna
çıkıp, Saathane kısmını görünce; "Ben olsam buraları yıkar alanı açarım,
yeni bir imaj veririm demiş'.. Doğrudur yanlıştır, ama sonuçta Gökçek'in gelip
gitmesinin ardından da böyle bir çalışma başlatıldı. Şimdi mahkemelik.. Bu
arada Başbakan Erdoğan'ın yine bir belediyecilik bilgisi Samsun'da uygulamaya
konuluyor... Yine Başkan Yılmaz açıkladı..
Havaalanlarından kent merkezine giden yolların
estetik olması gerektiğini söylemiş... Başkan Yılmaz da bu talimatı hayata
geçirecek.. Oysa Yılmaz kaç kez, havaalanından Samsun merkeze, kaç kez de
Samsun merkezden havaalanına gitmiştir değil mi?.. 10 yılı aşkındır gördüğü o
yol güzergahındaki çirkinlikleri görmesi için Başbakan Erdoğan'ın söylemesi
gerekiyormuş demek ki.. Neyse ki Başbakan Erdoğan iyi bir belediyeci aynı
zamanda. İşi biliyor.. Bakıp ta göremeyenleri uyarabiliyor.. Şimdi diyorum ki;
keşke Başbakan Erdoğan Balaç'ı da bir görmek istese.. Pelitköy'ün yolundan bir
çıksa.. Patates tarlası gibi yollardan da geçmek istese..
Ring bekleyen vatandaşları görüp, bunlar neyi
bekliyor burada diye sorsa diyorum.. Bakın nasıl ulaşım anında yoluna giriyor..
Vatandaş ne derse desin, kimsenin umurunda değil ama.. Başbakan derse 'akan
sular duruyor', çabucak 'belediyeciliğin gerçek hizmetleri' hatırlanabiliyor.. Olmaz
ya; hani olsa.. Mektup mu yazsak diye düşünmüyor da değilim.. Şıptanak olur mu
sizce..
01.11.2012
/A.YENER
CABBAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder